Karamollaoğlu’nun konuşmalarından öne çıkanlar şöyleki:
Doğu Türkistan’da milyonlarca müslüman kardeşlerimiz asimilasyon kamplarında esir tutuluyor. İslamifobi kanısıyla hem Avrupa’da hem Amerika’da sürüyor. Medeniyet söylemiş olduğiniz bu mu? Mehmet Akif’in dediği üzere tek dişi kalmış canavar. Bugün maalesef kıyım ve vahşet tablosuyla karşı karşıyayız. Dünyanın biroldukça noktasında çocuk bayan ayırt etmeksizin zulme uğramaktadır. Milyonlarca insan haksızlıklar, hukuksuzluklar, ahlaki yozlaşmalar her geçen gün artmaktadır. Bu vakit laf değil icraat vakittir. Rehber alacağımız D8’e bakarsak çatışma değil dialog, oturup mutaala ederek karara bağlamalıyız, ikili standart değil adalet olmalıdır. Sömürü değil hakça paylaşımı elde etmeliyiz.
14 Haziran’da NATO Tepesi gerçekleştirildi. Bu dorukta de somut ve kalıcı hiç bir adım atılmadı. hiç bir sözde bulunulmadı. Tepe alınan kararlardan fazlaca kim kime selam verdi ne giyindiği üzere gereksiz magazinlerle gündem buldu. Bilindik ikili ilişikilerin kıymetini vurgulayan bir tepe daha başlayıp bitirildi. İnsanların kanayan yaralarına merhem ve çözü üretemiyorlar. Bu gerçeği görmek zorundayız. NATO Zirvesi’inin en değerli konulardan biri Erdoğan ile Biden’In içindeki görüşmeydi. Kamuoyunda S-400’ler, F-35, kelamda Ermeni soykırım bahisleri üzere bahisler görüşüleceği yansıtılıyordu. Erdoğan bunların hesabını soracağız, iç siyaset gereci üzere gösteriyordu. Biden’a hesap sorulamadı. Bırakın hesap sorulmasına Erdoğan’a ülkemizi bu kadar ilgilendiren mevzu için Erdoğan’ın karşılığı herkesi şok etti. Bunların hesabını soracağız diyenler Hamdolsun diyerek gündeme gelmediği için allaha şükretti. Ne olursa olsun Hamdolsun dememeliydi. Ne yazık ki dış siyasetten eğitime devletin tüm kurumlarına kadar tutarsızlık ve dağınıklıkla karşı karşıyayız. Memleketimizin birlik ve birlikteliğinden değil ittifakın devam edip etmeyeceği ön planda tutuluyor. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı bu sorunları yakıştıramıyoruz.
Doğu Türkistan’da milyonlarca müslüman kardeşlerimiz asimilasyon kamplarında esir tutuluyor. İslamifobi kanısıyla hem Avrupa’da hem Amerika’da sürüyor. Medeniyet söylemiş olduğiniz bu mu? Mehmet Akif’in dediği üzere tek dişi kalmış canavar. Bugün maalesef kıyım ve vahşet tablosuyla karşı karşıyayız. Dünyanın biroldukça noktasında çocuk bayan ayırt etmeksizin zulme uğramaktadır. Milyonlarca insan haksızlıklar, hukuksuzluklar, ahlaki yozlaşmalar her geçen gün artmaktadır. Bu vakit laf değil icraat vakittir. Rehber alacağımız D8’e bakarsak çatışma değil dialog, oturup mutaala ederek karara bağlamalıyız, ikili standart değil adalet olmalıdır. Sömürü değil hakça paylaşımı elde etmeliyiz.
14 Haziran’da NATO Tepesi gerçekleştirildi. Bu dorukta de somut ve kalıcı hiç bir adım atılmadı. hiç bir sözde bulunulmadı. Tepe alınan kararlardan fazlaca kim kime selam verdi ne giyindiği üzere gereksiz magazinlerle gündem buldu. Bilindik ikili ilişikilerin kıymetini vurgulayan bir tepe daha başlayıp bitirildi. İnsanların kanayan yaralarına merhem ve çözü üretemiyorlar. Bu gerçeği görmek zorundayız. NATO Zirvesi’inin en değerli konulardan biri Erdoğan ile Biden’In içindeki görüşmeydi. Kamuoyunda S-400’ler, F-35, kelamda Ermeni soykırım bahisleri üzere bahisler görüşüleceği yansıtılıyordu. Erdoğan bunların hesabını soracağız, iç siyaset gereci üzere gösteriyordu. Biden’a hesap sorulamadı. Bırakın hesap sorulmasına Erdoğan’a ülkemizi bu kadar ilgilendiren mevzu için Erdoğan’ın karşılığı herkesi şok etti. Bunların hesabını soracağız diyenler Hamdolsun diyerek gündeme gelmediği için allaha şükretti. Ne olursa olsun Hamdolsun dememeliydi. Ne yazık ki dış siyasetten eğitime devletin tüm kurumlarına kadar tutarsızlık ve dağınıklıkla karşı karşıyayız. Memleketimizin birlik ve birlikteliğinden değil ittifakın devam edip etmeyeceği ön planda tutuluyor. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı bu sorunları yakıştıramıyoruz.