Rindlerin Ölümündeki Hafız Kimdir ?

ItalioBrot

Global Mod
Global Mod
Rindlerin Ölümündeki Hafız Kimdir?

Hepimiz bir zamanlar, dost meclislerinde, eski şiirlerin yankılandığı o huzurlu akşamları hayal ettik. Bir yudum şarap, bir parça gülümseme ve Hafız’ın dizeleriyle sarhoş olmuş bir ruh… Ama bir gün, o meclisin sessizliğe büründüğünü ve Hafız’ın da o sessizliğe karıştığını düşündük mü? İşte Yahya Kemal Beyatlı’nın “Rindlerin Ölümü” şiiri, bu sessizliğin, bu geçişin şiiridir.

Şiir, Hafız’ın kabri olan bir bahçede açan güllerin, geceyi bülbüllerin hüzünlü şarkılarıyla aydınlattığı bir sahneyle başlar. Ölüm, bir rind için asude bir bahar ülkesidir; gönlü, her yerde tüten bir buhurdan gibi yıllarca tüter. Serin serviler altında kalan kabrinde, her sabah bir gül açar; her gece bir bülbül öter. Bu dizeler, ölümün bir son değil, bir devam olduğunu anlatır.

Peki, bu rind kimdir? Rind, dünyevi zevklerden arınmış, içsel bir huzura ermiş kişidir. Hafız da bir rinddir; medresede bulamadığı huzuru, Şiraz’ın sokaklarında, rindlerin meclislerinde aramıştır. O, hem bir şair hem de bir mürşittir; sözleriyle insanları aydınlatır, gönülleriyle de huzura erdirir.

Yahya Kemal, bu şiirinde, Hafız’ın mezarını bir sembol olarak kullanır. Güller, bülbüller ve serviler, ölümün ardından bile devam eden bir yaşamı simgeler. Ölüm, bir yok oluş değil, bir dönüşümdür; bir rind için huzurlu bir geçiştir.

Günümüzde, bu şiir hâlâ derin anlamlar taşır. Modern dünyanın koşuşturmacasında, içsel huzuru bulmak zorlaşmıştır. Ancak Hafız’ın öğretileri, bize dünyevi zevklerin ötesinde bir huzurun mümkün olduğunu hatırlatır. Rindlerin ölümü, bir kayıp değil, bir kazançtır; bir dönüşüm, bir arınmadır.

Sonuç olarak, Yahya Kemal’in “Rindlerin Ölümü” şiiri, ölümün bir son değil, bir devam olduğunu anlatan derin bir eserdir. Hafız’ın mezarı, bir rindin içsel yolculuğunun simgesidir. Bu şiir, bize hayatın geçici olduğunu, ancak içsel huzurun kalıcı olduğunu hatırlatır.