‘Oldu olacak muhalefet partileri eksiksiz kapatılsın’ deniyordu ki Mehmet Barlas işaret fişeğini yaktı.
Sabah’ta dün beklenen muştuyu şu biçimde verdi:
“Yani bir bakarsınız, Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP kapatılmış ve seçime girmesi yasaklanmış olabilir.”
HDP için istenen aslına bakarsan malum da, ya UYGUN Parti, o ne olacak!
Merak buyurmayın, unutulmuş değil. Barlas, aklını başına almazsa onun da kapısına kilit vurulacağını sertçe çıtlatıyor.
söylemiş olduklerinin ciddiye alınmasını da bilhassa tembihlediğine göre başından uydurmuyor, iktidar ortasında tartışılıyor demek bunlar.
“Bu gerçeklerin ışığında gerek CHP’nin, gerek UYGUN Parti’nin dikkatli davranmaları gerekiyor” uyarısı boşa değil.
Muhalefet partilerinin seçime girmesi hangi münasebetle mi yasaklanacak?
İlahi, onu bilmeyecek ne var, şu natürel ki:
“Çünkü 2023 seçimleri Türkiye için geleceğe yönelik bir dönüm noktası olacaktır. 85 milyon insanın mukadderatını 2-3 sorumsuz siyaset heveslisinin gayrimeşru gayretlerine kurban edemeyiz.”
bir daha de ikna olmadınız mı? Bu parmak size sallıyor:
“Eğer siyaseti ciddiye alıyorsanız söylemiş olduklerimi hafifçee almayın.”
Bu gidişle kapatılmamak ya da seçimden yasaklanmamak için muhalefetin ne yapacağı açık.
İktidar, terörle ve dış güçlerle gayret ediyor. Karşısında terör örgütleri ve dış güçler var.
Muhalefet de ona nazaran tarafını seçecek. İktidardan yana değilse karşısındadır. Terör örgütleri ve dış güçlerle birlikte. Muhtıra verildi, ortası yok.
İktidarla değil de terörle birlikte olanların meşruiyeti mi kalır? Meşruiyetini kaybeden partiler yasal parti olmaktan da çıkar. Kapatılmayı da seçime girmekten men edilmeyi de hak ederler.
Müstahak değil mi?
Barlas üstat da bu sıradan gerçeği, muhalefetin dikkatine sunmaktan öteki bir şey yapmıyor.
85 milyonun bahtı, meşruiyetini yitirmiş üç heveskar siyasetçinin eline mi bırakılacaktı, bırakılmayacak olağan olarak.
Önüne seçenek olarak koyarsan, milletin kimi tercih edeceği aşikâr olmaz. Son mahallî seçimlerde olduğu üzere yanlışı da seçebiliyor.
Milletin kendi düzgünlüğü için bir önlemden bahsediyor üstat.
Model, bildiğiniz vesayet modeli.
Çalışma yöntemi tanıdık: Milletin iradesine güvenilmeyeceğinden yerine siyasi iktidar karar verecek. Yanlış seçeneği önden eleyecek. Sandığa yalnızca yanlışsız seçenek yansıyacak.
bu biçimdece ulusal irade, büyük bir yanlış seçim yapmaktan korunacak. Halkın bahtı, halka karşın kurtarılacak. Budur.
Haydi uygunsunuz bir daha, sizin güzelliğinizi sizden çok düşünen büyükleriniz var başta, daha ne istiyorsunuz!
Her millete nasip olmaz. bu biçimde bir sevinci, bugünlerde Nikaragua halkı da yaşıyor.
Eski diktatörü devirerek iktidara gelen Lider Ortega, bir kere daha demokrasi mucizesi gerçekleştirdi.
Ortega, rakiplerini tutuklatarak girdiği seçimi yüzde 75’le kazandı. Yüzde 20 iştirak kararında. daha sonra da televizyona çıkıp “teröristler ve şeytanlar”a karşı ulusal iradenin demokrasi zaferini kutladı.
Yardımcı ağız rollerindeki Barlas’a ve temel ağızlarının telaffuzlarına nazaran iktidar da hakikat çıkışı buldu: Muhalefeti sandığa sokma, zafer garantidir biiznillah, ha gayret!
‘Onlar konuşur Ak Parti yapar’
AK Parti’nin sloganıydı, kelamını tuttukça muhalefetin hayalleri de gerçek oluyor.
En son, elektrik faturalarından TRT hissesi kaldırıldı. Daha fazla kesilmeyecek.
Söylemekten muhalefetin lisanında tüy bitmişti, iktidar nihayet onu da yaptı.
CHP milletvekili Gamze Taşçıer, daha evvel taşerona takım ve emeklilere bayram ikramiyesini de bu biçimde bu biçimde yaptırdıklarını Twitter’dan hatırlatıyordu.
‘Onlar konuşsun AK Parti yapsın’, ne ala!
İktidarla muhalefet hizmette yarıştıkça millet yararlı çıkıyor.
Bay Kemal’in minimum fiyattan vergiyi kaldırma, polislere ve sıhhat memurlarına 3600 ek gösterge, EYT’lilere tahlil, KHK mağdurlarına hak iadesi üzere vaatleri de yakında yerine getirilirse şaşmamak lazım.
Demokrasinin nimeti işte, siyasi rekabet millete fayda.
Fakat abartmanın alemi yok. Muhalefetin geçmişte söyleyip lafta bıraktığı şey antidemokratikse de yapılmaz. Parti kapatmak, ulusal irade üstünde vesayet kurmak üzere.
Demokrasiyi ve siyasi rekabeti ortadan kaldırırsanız ziyanını millet görür, müsaade de vermez güya.
‘Onlar ne istediyse hepsini illa yapacağım’ diye tutturmak, zıt tepecek bir yanlışa benziyor. bir daha de siz bilirsiniz.
Sabah’ta dün beklenen muştuyu şu biçimde verdi:
“Yani bir bakarsınız, Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP kapatılmış ve seçime girmesi yasaklanmış olabilir.”
HDP için istenen aslına bakarsan malum da, ya UYGUN Parti, o ne olacak!
Merak buyurmayın, unutulmuş değil. Barlas, aklını başına almazsa onun da kapısına kilit vurulacağını sertçe çıtlatıyor.
söylemiş olduklerinin ciddiye alınmasını da bilhassa tembihlediğine göre başından uydurmuyor, iktidar ortasında tartışılıyor demek bunlar.
“Bu gerçeklerin ışığında gerek CHP’nin, gerek UYGUN Parti’nin dikkatli davranmaları gerekiyor” uyarısı boşa değil.
Muhalefet partilerinin seçime girmesi hangi münasebetle mi yasaklanacak?
İlahi, onu bilmeyecek ne var, şu natürel ki:
“Çünkü 2023 seçimleri Türkiye için geleceğe yönelik bir dönüm noktası olacaktır. 85 milyon insanın mukadderatını 2-3 sorumsuz siyaset heveslisinin gayrimeşru gayretlerine kurban edemeyiz.”
bir daha de ikna olmadınız mı? Bu parmak size sallıyor:
“Eğer siyaseti ciddiye alıyorsanız söylemiş olduklerimi hafifçee almayın.”
Bu gidişle kapatılmamak ya da seçimden yasaklanmamak için muhalefetin ne yapacağı açık.
İktidar, terörle ve dış güçlerle gayret ediyor. Karşısında terör örgütleri ve dış güçler var.
Muhalefet de ona nazaran tarafını seçecek. İktidardan yana değilse karşısındadır. Terör örgütleri ve dış güçlerle birlikte. Muhtıra verildi, ortası yok.
İktidarla değil de terörle birlikte olanların meşruiyeti mi kalır? Meşruiyetini kaybeden partiler yasal parti olmaktan da çıkar. Kapatılmayı da seçime girmekten men edilmeyi de hak ederler.
Müstahak değil mi?
Barlas üstat da bu sıradan gerçeği, muhalefetin dikkatine sunmaktan öteki bir şey yapmıyor.
85 milyonun bahtı, meşruiyetini yitirmiş üç heveskar siyasetçinin eline mi bırakılacaktı, bırakılmayacak olağan olarak.
Önüne seçenek olarak koyarsan, milletin kimi tercih edeceği aşikâr olmaz. Son mahallî seçimlerde olduğu üzere yanlışı da seçebiliyor.
Milletin kendi düzgünlüğü için bir önlemden bahsediyor üstat.
Model, bildiğiniz vesayet modeli.
Çalışma yöntemi tanıdık: Milletin iradesine güvenilmeyeceğinden yerine siyasi iktidar karar verecek. Yanlış seçeneği önden eleyecek. Sandığa yalnızca yanlışsız seçenek yansıyacak.
bu biçimdece ulusal irade, büyük bir yanlış seçim yapmaktan korunacak. Halkın bahtı, halka karşın kurtarılacak. Budur.
Haydi uygunsunuz bir daha, sizin güzelliğinizi sizden çok düşünen büyükleriniz var başta, daha ne istiyorsunuz!
Her millete nasip olmaz. bu biçimde bir sevinci, bugünlerde Nikaragua halkı da yaşıyor.
Eski diktatörü devirerek iktidara gelen Lider Ortega, bir kere daha demokrasi mucizesi gerçekleştirdi.
Ortega, rakiplerini tutuklatarak girdiği seçimi yüzde 75’le kazandı. Yüzde 20 iştirak kararında. daha sonra da televizyona çıkıp “teröristler ve şeytanlar”a karşı ulusal iradenin demokrasi zaferini kutladı.
Yardımcı ağız rollerindeki Barlas’a ve temel ağızlarının telaffuzlarına nazaran iktidar da hakikat çıkışı buldu: Muhalefeti sandığa sokma, zafer garantidir biiznillah, ha gayret!
‘Onlar konuşur Ak Parti yapar’
AK Parti’nin sloganıydı, kelamını tuttukça muhalefetin hayalleri de gerçek oluyor.
En son, elektrik faturalarından TRT hissesi kaldırıldı. Daha fazla kesilmeyecek.
Söylemekten muhalefetin lisanında tüy bitmişti, iktidar nihayet onu da yaptı.
CHP milletvekili Gamze Taşçıer, daha evvel taşerona takım ve emeklilere bayram ikramiyesini de bu biçimde bu biçimde yaptırdıklarını Twitter’dan hatırlatıyordu.
‘Onlar konuşsun AK Parti yapsın’, ne ala!
İktidarla muhalefet hizmette yarıştıkça millet yararlı çıkıyor.
Bay Kemal’in minimum fiyattan vergiyi kaldırma, polislere ve sıhhat memurlarına 3600 ek gösterge, EYT’lilere tahlil, KHK mağdurlarına hak iadesi üzere vaatleri de yakında yerine getirilirse şaşmamak lazım.
Demokrasinin nimeti işte, siyasi rekabet millete fayda.
Fakat abartmanın alemi yok. Muhalefetin geçmişte söyleyip lafta bıraktığı şey antidemokratikse de yapılmaz. Parti kapatmak, ulusal irade üstünde vesayet kurmak üzere.
Demokrasiyi ve siyasi rekabeti ortadan kaldırırsanız ziyanını millet görür, müsaade de vermez güya.
‘Onlar ne istediyse hepsini illa yapacağım’ diye tutturmak, zıt tepecek bir yanlışa benziyor. bir daha de siz bilirsiniz.