Lozan'Da Kıbrıs Kime Verildi ?

IsIk

New member
**Lozan Antlaşması ve Kıbrıs'ın Geleceği**

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imzalanarak Osmanlı İmparatorluğu'nun son bulduğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı bir dönüm noktasıydı. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun haritadan silinmesinin ardından ortaya çıkan yeni siyasi sınırları düzenlemeyi amaçlamıştı. Ancak Lozan Antlaşması, sadece Türkiye'nin sınırlarını çizmekle kalmayıp, aynı zamanda Kıbrıs gibi diğer bölgesel meselelerin geleceğini de belirleyen bir anlaşma oldu. Peki, Lozan'da Kıbrıs kime verildi? Bu sorunun cevabı, antlaşmanın hem içeriği hem de uluslararası dengeleri açısından oldukça önemli bir sorudur.

**Lozan Antlaşması'ndan Önce Kıbrıs'ın Durumu**

Lozan Antlaşması'ndan önce Kıbrıs, 1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından İngiltere'ye kiralanmış ve 1914 yılında resmen İngiliz yönetimine geçmişti. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya'nın yanında savaşa girmesiyle birlikte, İngiltere Kıbrıs'ı tamamen kontrolü altına almıştı. 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını kaybetmesinin ardından, Kıbrıs'ın resmi olarak İngiltere'ye verilmesini öngörüyordu. Ancak Sevr Antlaşması'nın onaylanmaması ve savaşın ardından gelen yeni düzenlemede Kıbrıs'ın geleceği hakkında kesin bir hüküm verilmemişti.

**Lozan Antlaşması'nda Kıbrıs'ın Durumu**

Lozan Antlaşması'nda, Kıbrıs konusu açıkça yer almasa da, adanın kaderi uluslararası planda şekillenmiş oldu. Lozan'da, Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenlik hakları son bulmuş ve İngiltere'nin Kıbrıs üzerindeki yönetimi kabul edilmiştir. Yani, Lozan Antlaşması'nda Kıbrıs resmi olarak İngiltere'ye verilmiş değildir, ancak adanın geleceği İngiltere'nin yönetimi altında şekillenmeye devam etmiştir. Kıbrıs, Lozan ile birlikte, İngiltere'nin egemenliğini tanıyan bir statüye kavuşmuş ve adadaki Türk nüfusunun hakları belirli sınırlar içinde korunmuştur.

**Lozan Antlaşması'nda Kıbrıs’ın Durumunu Belirleyen Maddeler**

Lozan Antlaşması'nda Kıbrıs'la ilgili olarak özellikle Türk ve Yunan toplumlarının hakları belirlenmiştir. Lozan Antlaşması, Kıbrıs’ta yaşayan Türk ve Yunan nüfusunun kültürel haklarını koruyarak, adadaki her iki toplumun da eşit haklara sahip olmasını temin etmeye çalışmıştır. Ancak Kıbrıs’ın tam olarak kim tarafından yönetileceği meselesi, antlaşma ile değil, İngiltere'nin adadaki siyasi ve askeri stratejilerine bağlı olarak şekillenmiştir.

Lozan Antlaşması'nın 1. maddesinde, Türkiye'nin Kıbrıs'taki Osmanlı egemenliğinden feragat ettiği belirtilmiştir. Aynı şekilde, adadaki halkın hakları ve egemenliğiyle ilgili olarak herhangi bir belirli hüküm verilmemiştir. Bu durum, Kıbrıs’ın İngiltere'nin yönetimi altında kalmasına olanak tanımıştır. İngiltere, Lozan'da resmen Kıbrıs'ın yönetimini devralmış ve adayı bir İngiliz sömürgesi olarak tutmaya devam etmiştir.

**Kıbrıs’ın Geleceği ve Türkiye’nin Tutumu**

Lozan Antlaşması'nda Kıbrıs'ın geleceği tam olarak netleştirilmemiş olsa da, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bu durumdan büyük bir rahatsızlık duymuş ve ilerleyen yıllarda Kıbrıs'la ilgili çeşitli diplomatik girişimlerde bulunmuştur. Türkiye, özellikle 1950'lerin sonlarına doğru, adadaki Türk nüfusunun haklarının ihlal edilmesi ve adanın Yunanistan'a bağlanma tehlikesi ile karşı karşıya kalması nedeniyle Kıbrıs meselesi ile daha aktif bir şekilde ilgilenmeye başlamıştır.

Bu dönemde, İngiltere'nin Kıbrıs’ı bağımsız bir devlet yapma yolunda attığı adımlar, Yunanistan’ın Kıbrıs’ı işgal etme çabaları ve Türkiye’nin bu meseleye dahil olma isteği, bölgedeki uluslararası ilişkileri karmaşık hale getirmiştir. 1960 yılında, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş ve adadaki Türk ve Yunan toplumları arasında dengeli bir yönetim kurulmaya çalışılmıştır. Ancak, bu dengeler zaman içinde bozulmuş, Kıbrıs'taki Türk-Yunan gerilimi 1974’teki askeri müdahaleye kadar tırmanmıştır.

**Lozan’da Kıbrıs’a Verilen Egemenlik ve Sonrasındaki Gelişmeler**

Lozan Antlaşması'nın Kıbrıs’la ilgili doğrudan bir hüküm içermemesi, adanın kaderinin İngiltere, Yunanistan ve Türkiye arasında ilerleyen yıllarda çözülmesi gereken bir mesele haline gelmesine yol açmıştır. Kıbrıs’ın egemenliği, Lozan’la birlikte dolaylı olarak İngiltere’ye verilmiş olsa da, antlaşmanın imzalanmasından sonra bölgedeki siyasi istikrarsızlık, bu statüyü sorgulatan birçok gelişmeye neden olmuştur.

Özellikle 1950’lerde Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanma arzusu (Enosis hareketi) ve 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs’ın sadece Lozan değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerdeki dengelerle de şekillenen bir mesele olduğunu ortaya koymuştur. Kıbrıs, bugün hala bölünmüş bir ada olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıması ve Güney Kıbrıs’ın bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesi arasında sıkışmış durumdadır.

**Sonuç: Lozan’ın Kıbrıs’a Etkisi**

Lozan Antlaşması, Kıbrıs’ın kaderini doğrudan belirleyen bir metin olmamakla birlikte, adanın İngiltere’nin egemenliğine verilmesi ve adadaki Türk nüfusunun haklarının korunması açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Lozan’da Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası olarak, İngiltere’ye verilmiş, ancak antlaşma Kıbrıs’ın tam anlamıyla kim tarafından yönetileceği konusunda bir hüküm içermemiştir. Bu da Kıbrıs’ın geleceğini, sonraki yıllarda, başta Türkiye ve Yunanistan olmak üzere uluslararası güçlerin müdahaleleriyle şekillendiren bir süreç başlatmıştır.

Lozan Antlaşması, Kıbrıs'ın yerleşik yönetimi olarak İngiltere'nin varlığını kabul etmiş, ancak Kıbrıs'ın uluslararası arenadaki konumu, hala çözülmemiş bir mesele olarak kalmıştır. Kıbrıs'ın geleceği, sadece Lozan'ın değil, bölgedeki uluslararası ilişkilerin, güç dengelerinin ve devletlerin çıkarlarının bir yansımasıdır.