CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin küme toplantısında gündeme dair kıymetli açıklamalar yaptı. 128 milyar dolar bahsinden Kanal İstanbul sürecine kadar gündemdeki pek epeyce mevzuya değinen Kılıçdaroğlu, hükümeti, yer altı dünyasının yönettiğini söyleyerek eleştirdi ve şunları söylemiş oldu, “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yeraltı dünyası tarafınca yönetilmektedir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın fazlaca hoş bir lafı var. “Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür.” diyor. Kadı da satın alındı, baştaki de satın alındı. bu biçimde bir noktadayız.”
Kanal İstanbul projesi için Kılıçdaroğlu’nun kelamlarına yabancı güçlerin parayı söke söke alacağını söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da karşılık veren Kılıçdaroğlu, “Yabancı güçler parayı ‘söke söke’ alırmış. Dış güçlerin temsilcisi söylüyor. Alacağım, alacağım söke söke alacağım. Buradan tekrar söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bu işe kredi veren unutsun kendini. Bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim.” sözlerini kullandı.
Pandemi sürecinde fiyatsız müsaadeye çıkarılanlar için işsizlik ödeneğinin devam etmesinin gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, işsizliği bitireceğim dediğinde kendisine gelen nasıl sorusuna yönelik şu karşılığı verdi, “Atama bekleyen sıhhat çalışanı kim var ise hepsini takıma alacağız. Sıhhatte açık takım olur mu ya. her insanın atamasını gerçekleştirip kadrolaşmasını sağlayacağız. Boş takım olur mu, sıhhat hizmeti veriyorsunuz. Atama bekleyen öğretmenler var, tamamının atamasını yapacağız.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyleki:
“EN ZİRVEDEKİ İNSAN, DEVLETTEN HABERSİZ”
Atama süreciyle ilgili de açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan Hatay’a gidiyor, atama bekleyen öğretmenler de Cumhurbaşkanı hazır buraya geldi, bütün yetkiler ona ilişkin diye 80 bin öğretmenin atamasının gerçekleştirileceği sorusunu sordu. Erdoğan ‘hayır efendim biz aldık 20 bin kişi, hiç açık yok, tam tersine fazlalık var’ dedi. Bunu okuduktan daha sonra sanki yanlış mı söylemiş diye öteki haber ajanslarını da açtım baktım, hakikaten söylemiş bu biçimde. En zirvedeki insan, devletten habersiz. Ocak 2021’in Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın bilgilerine bakıyorsunuz, 107 bin 909 öğretmen açığı var. Sayıştay raporlarına bakıyorsunuz 138 bin 393 öğretmen açığı var. Lakin Erdoğan’a bakılırsa öğretmen açığı yok, neden? Saray’da öğretmen yok ki? Bakıyor Saray’da bütün takımlar dolu, üstelik her insanın durumu epeyce âlâ, üstelik herkes bir yerden değil 3 – 5 yerden maaş alıyorlar. Rastgele bir sorun yok burada. Nereden çıktı bu atamalar? Nereden çıktı bu öğretmenler? Tam bilakis takım fazlalığı var diyorlar. Allah akıl fikir versin. Memleketi bunlar yönetiyorlar. Bunlar yönettiği için de işsizlik bu boyutlarda.” diye konuştu.
“SİYASİ İDAMLAR YANLIŞSIZ DEĞİL”
Mısır’da gündeme gelen siyasi idamlar hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin ihvan konusundaki tavrımızı bütün dünya bilir. Biz inançların siyasete alet edilmesini asla istemeyiz. Mısır’daki değişime de hürmet duyduk her vakit. Mısır’daki kardeşlerimize de hürmet duyduk her vakit fakat siyasi idamlar hakikat değil. Eğriye eğri doğruya hakikat. Mısır’daki yöneticilere seslenmek isterim, Türkiye’de de geçmişte siyasi idamlar oldu, başbakan asıldı, bakanlar idam edildi, gencecik filinta üzere evlatlarımızı dar ağacında vefata yolladık, ne oldu? Artık hepimiz üzülüyoruz. Astığımız beşerler için havaalanları yapıyoruz, üniversitelere isimlerini veriyoruz, okullara ismini veriyoruz. Siyasi idam hakikat değildir, siyasi idamlara her vakit karşı çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz.”
ERZURUM ÜZERİNDEN PARTİ İÇİ TENKİTTE BULUNDU
Yalnızca parti küme toplantısında konuşmadığını ve tüm CHP grubunun alanda çalışmalarını yürüttüğünü lisana getiren Kılıçdaroğlu, Erzurum ziyareti için partisini eleştirerek şöyleki dedi, “Uzun yıllardır Erzurum’dan milletvekili çıkaramıyoruz. Kabahat Erzurumlularda mı? Hayır, kabahat bizde. Erzurum’a gittik mi, oturduk dinledik mi, vatandaşın çayını kahvesini içip meselelerini dinledik mi? Yapmadık bunları. Ankara’da oturduk, çok hoş açıklamalar yaptık, daha sonra dönüp Erzurumluya niye bize oy vermiyorsun dedik. E vermem kardeşim, gel bir çayımı iç, gel bir kaygımı dinle. Artık gidiyoruz, yalnızca Erzurum’un merkezini de değil, bütün ilçelerini partili arkadaşlarımız gezdiler. İktidar değişirse yardımlar kesilir mi diye bir kaygı var. Erzurumlu kardeşim, gereksinim sahibi kardeşim, iktidar değiştiğinde yardımlar kesilmeyecek, tam bilakis yardımlar artacak. Bizim belediyelerimizi görüyorsunuz. Yardımlar kesilecek diyorlardı, kesilmedi ve hatta tam bilakis arttı. Fakat yardımı nasıl yapıyoruz, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diyoruz. İnsanın onurunu koruyoruz, muhtaçlık sahibi ailelerin onurunu koruyoruz.”
“BİZ DİN TİCARETİ YAPMAYIZ”
Partilileriyle birlikte gerçekleştirdikleri Erzurum ziyaretinden daha sonraki durumu anlatan ve vatandaşların yansılarını okuyan Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu, “Doğu’da merhum babam bakılırsav yaparken, Erzurum bizim gözümüzde fazlaca büyük bir kentti. bu biçimdelar Erzurum’u Doğu’nun Paris’i olarak isimlendirirlerdi. Lakin artık kente giden arkadaşların bana verdiği raporlar hiç iç açıcı değil ve önemli sıkıntılar var.”
Pasinler’de Timur ismindeki bir vatandaşın CHP’lilere aktardığı bilgiyi de paylaşan Kılıçdaroğlu, kendisine ulaşmaya çalıştığını lisana getirerek, sözleri şöyleki anlattı, “‘Adam yeterli adam, namuslu bir adam, gerçek konuşuyor, hakikat konuşuyor da, bir de Müslüman olsa’ Elhamdülillah Müslümanız ya, nasıl anlatmışlar beni bilmiyorum. Yahu Allah’ımız bir kitabımı bir peygamberimiz bir kardeşim. Fakat biz din ticareti yapmayız, her insanın inancına hürmet gösteririz. Bundan daha sonra Erzurum’a tekrar gideceğiz.”
“BUGÜN, TÜRKİYE’DE RÜŞVETSİZ İŞ YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Ekonomik süreçle ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, iktisadın kademe kademe kayıt dışına çıkarıldığını, şu an Türkiye’nin Avrupa’da en büyük kara para aklayan ülke pozisyonuna geldiğini söylemiş oldu ve ekledi, “Devletin güzel yönetilmediğini hepimiz biliyoruz. Zira saray otoritesi devleti yönetmek için değil devlet olmak için geldi. Ben devletim diyor. Devlet söylemiş olduğiniz kurum yıpranmaya ve çürümeye başlıyor. O denli bir noktaya geldik ki 19 yılın sonunda iktisat ve hukukta devlet kayıt dışına çıkmaya başladı. Bunu şuurlu yaptılar. Evvel, bütün bakanlıklarda bilhassa Maliye ile ilgili bakanlıklarda teftiş şuralarını kapattılar. Gerek yok bunlara dediler. bu biçimdece iktisatta kayıt dışılığın bürokratik alt yapısını hızlı bir biçimde oluşturdular. Devlette liyakat vardı büsbütün kaldırdılar yandaşları getirdiler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu çeşit rezalet hiç görülmedi. Bakanların, vekillerin, valilerin önünde rüşvet tartışması yapıldı. Serik’te. Belediye Lideri tahammül edemiyor, “Yazıklar olsun size” diyor. Devleti kayıt dışına çıkarıyor. Savcı soruşturma açtı mı? Tık yok. Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyük kara para aklayıcısı ülkelerinden biridir. bu biçimde bir rezaleti hiç görmemiştik. Ne kadar rezil iş var ise hepsini sineye çektiler, parayı getirin dediler. Ekonomiyi etap basamak kayıt dışına çıkarttılar. Hukuku da basamak etap kayıt dışına çıkarttılar. Bu paralar nerelere gidiyor? Kim alıyor bu paraları? Yalnızca bu işi yapanlar mı? niye Saray ve beslemeleri sessiz kalıyor bu mevzuda? Beslendikleri için. Bugün, Türkiye’de rüşvetsiz iş yapmak mümkün değil. Devlette muhatap olduğun andan itibaren rüşvetsiz iş yapmanın mümkün olmadığını görüyoruz.”
“HAVUZ MEDYASI DA RÜŞVETE ORTAKTIR”
Bütün büyük yatırımların sarayın dayanak verdiği iş adamları tarafınca yapılmasının yanlışlığına da değinen Kılıçdaroğlu, “Devlet Planlama Teşkilatı yatırımları belirlerdi. Artık devletin bütün yatırımlarını beşli çete belirliyor. Kendilerine göre planlama yapıyorlar. Garanti de veriyorlar. “Ya CHP iktidar olur elimizden alırsa?”, “Meraklanmayın. Londra mahkemelerini yetkili kılarım” diyor. ötürüsıyla devletin bütün büyük yatırımlarını beşli çete sarayın dayanağı ile yapıyor. Bunu da Cumhuriyet tarihinde birinci sefer şahit oluyoruz. Kime hangi rantlar, garantiler verilecek kimse bilmiyor. İktisat kayıt haricinde. bu biçimde olunca rüşvet vermek daha kolay oluyor. Zira paranın hesabı hiç bir yerde kayıtlı değil. Havuz medyası var malum. Hala kayıt dışı tirajlar üzerinden devleti soymaya devam ediyorlar. Onlar da verilen bu rüşvete ortaktırlar. bu biçimde bir rezaleti Türkiye hiç yaşamadı.” dedi.
“DAMAT İLE KAYINPEDER 128 MİLYAR DOLARI BUHARLAŞTIRDI”
128 milyar dolar konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, “Kayıt dışının en temel özelliği kayda alınmamasıdır. Bunun önüne devletin şeffaf olmasıyla geçilir. Kim getirecek bunları? Devleti yöneten siyasi partinin getirmesi lazım. En kuvvetli kurumlarımdan biri olan artık şamar oğlanına dönen Merkez Bankası. Kanuna muhalif olarak yetkiyi aldılar Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiler. Damat ile kayınpeder 128 milyar doları buharlaştırdı. AK Partili ve MHP’li kardeşlerime seslenmek isterim. Siz de pak insanlarsınız, vergi veriyorsunuz. Nasıl olur da Erdoğan ve ailesi yurt haricinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vergi vermemek için hesap açıyorlar? Milyon dolarları orada kazanıyorlar, devlete de beş kuruş vergi ödemiyorlar. AK Partili kardeşim senin vicdanın, ahlakın bunu kabul ediyor mu?” diye konuştu.
PARLAMENTO HİÇBİR PERİYOT BU KADAR AŞAĞILANMAMIŞTI
10 bin dolar alan siyasetçi savının üzerine gidilmediğini ve yargıçların gelen talimata göre hareket ettiğini lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Kayıt dışı büyüdüğü vakit alınan rüşvetler de büyür. Rüşveti kamu bakılırsavlisi alır. Devletin İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu devletin televizyonuna çıkıp “Her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar ödeniyor” dedi. Erdoğan’dan tık çıkmadı. Pekala hala rüşveti savunana oy vermeye devam edecek miyiz? Kendi vicdanınıza sorun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütün yolsuzlukların birincisini yaşıyoruz. TÜİK’in vazifesi ne allah aşkına? Gerçek hesap yapmak değil midir? Bu adamlar pazara gitmiyor mu? Saray’dan talimat gelmiş. Enflasyonu düşük gösterin ki bunlara az para verelim diye. Birilerine tonlarca para, bir de başkasına sana artırım yaptım diyor. Emekçinin emeklinin oturup düşünmesi lazım. Parlamentonun bu kadar aşağılandığı bir devri hiç yaşamamıştık. Yolsuzluklara ve hırsızlıklara takviye veren bir organa dönüştürdüler burayı. Hakim gelen talimata bakılırsa karar veriyor. Hukuk da kayıt dışına çıkmış oluyor. Türkiye farklı bir müddetcin içine hızla giriyor.” tabirlerini kullandı.
İSTANBUL MUKAVELESİNDEN ÇIKILMASINA REAKSİYON GÖSTERDİ
İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkma sonucu alan Erdoğan’ı eleştiren Kılıçdaroğlu, “Kadına şiddeti engelleyecek, önleyecek olan memleketler arası bir kontrat. Hoş bir kentimizin ismi var orada. Meclis’ten oy birliği ile geçmiş. Bir sabah kalkıyoruz ben bunu kaldırdım. Kimsin sen? Meclis’in üstünde misin? Artık olay Danıştay’da. Danıştay’daki yargıçlara de sesleniyorum. Şayet aklınızı kiraya vermediyseniz, o mukaveleyi bir daha ihya etmek zorundasınız. Yapmadığınız taktirde sizde Saray’ın kalemşörleri olarak anılacaksınız. İBB’de milyarlarca yolsuzluk var. Evrakları çıkarttı, İçişleri Bakanlığı sarayın talimatı ile harekete geçti bütün belgeleri aldı. Haramzadeyi, yolsuzlukları yapanı korumak nedir? Bunlarda vicdan, hukuk var mı? O denli bir rezaletle karşı karşıyayız ki hukuk kalmadı.” dedi.
“SARAYDA LAĞIM PATLADI, BÜTÜN DÜNYA KOKUYU HİSSEDİYOR”
En büyük evvelarinin adaleti getirmek olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Hükümetin iktisatta ve hukukta kayıt dışına çıkması idarenin mafyaya teslim olması manasına gelir. Yeraltı dünyası talimat verir, siyasi otorite gereğini yapar. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yeraltı dünyası tarafınca yönetilmektedir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın epey hoş bir lafı var. “Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür.” diyor. Kadı da satın alındı, baştaki de satın alındı. bu biçimde bir noktadayız. Sarayda lağım patladı bütün dünya kokuyu hissediyor. Onlar o kokuyu hissetmiyorlar. O denli bir noktaya geldik ki AYM Lideri bile konuşmak zorunda kaldı. Mahkemelerin adalet arayışına yanıt veremediği bir yerde hukuk dışı arayışların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Devleti hukukun dışına çıkarttılar, her şey kayıt dışı. Mafya siyaseti besler hale geldi. Hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın. Bu millet epey badire atlattı. Allah’ın müsaadesi ile iktidar olduğumuz vakit nazaranceksiniz, bu memlekete gerçek manada adaleti getireceğim hiç kimsenin telaşı olmasın. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getirmezsem bana da Kılıçdaroğlu demesinler. Bizim önceliğimiz bu memlekete adaleti getirmektedir.” diye konuştu.
İHALELER CANLI YAYINLANSIN YANSISI: GÜNAYDIN
Erdoğan’ın belediyelere verdiği talimata da değinen Kılıçdaroğlu, şu biçimde konuştu, “Erdoğan talimat veriyor belediyeler canlı yayınlasın ihaleleri diye. Günaydın beyefendi günaydın. Beyefendi küpünü doldurdu ya, artık canlı yayınla diyor. CHP’li belediyeler yapıyor ya siz de yapın diyor. ötürüsıyla rüşvetten, yolsuzluktan beslenenler adaleti getiremezler. Ayrıyeten ekonomiyi ve hukuku kayıt dışına alırsanız belirli bir süre daha sonra hâkim güçlerin esiri olursunuz. Malı ne kadar götürdüğünüzü santim santim takip ederler. Türkiye’nin temel problemlerinden birisi devleti yönetenlerin hâkim güçlerin esiri olmuş olmasıdır.”
“BU İŞE GİRENLER UNUTSUN KENDİNİ”
Erdoğan’la ortalarında geçen ‘söke söke’ tartışmasına da değinen ve Kanal İstanbul projesinde bakılırsav alacak firmalara da kelam söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu, “Yabancı güçler parayı ‘söke söke’ alırmış. Dış güçlerin temsilcisi söylüyor. Alacağım, alacağım söke söke alacağım. Buradan tekrar söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bu işe kredi veren unutsun kendini. Bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim. O Tank Palet fabrikasını söke söke Katar Ordusu’ndan alacağız. Söke söke Süleyman Şah Türbesi’ni vatan toprağına götüreceğim. Erdoğan diyor ya ‘Dış güçler gelir sizden söke söke alır’ diye. Senin ismin Erdoğan benim adım Kılıçdaroğlu. Sen onlara teslim oldun biz hiç kimsenin önünde boyun eğmeyiz. Ben kul hakkı yemem, sen kul hakkı yersin. Benim ailemin, çocuklarımın yurtharicinde parası yoktur, başım dik gezerim. Ortamızda siyah ile beyaz kadar fark var.”
BAHÇELİ’YE KARŞILIK
İmtihanların kaldırılmasını söyleyen Bahçeli’ye de cevap veren Kılıçdaroğlu, “Sayın Bahçeli demiş ki, “Siyasi muhataplarımıza çağrımdır. Gelin bu üniversite imtihanlarını kaldıralım” demiş. Hoş fakat benim Bahçeli’ye bir güzel bir de makûs haberim var. Güzel haberim şu, üniversite imtihanı kaldırıldı. Makûs haber bizim çocuklarımız için değil.” dedi.
Kanal İstanbul projesi için Kılıçdaroğlu’nun kelamlarına yabancı güçlerin parayı söke söke alacağını söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da karşılık veren Kılıçdaroğlu, “Yabancı güçler parayı ‘söke söke’ alırmış. Dış güçlerin temsilcisi söylüyor. Alacağım, alacağım söke söke alacağım. Buradan tekrar söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bu işe kredi veren unutsun kendini. Bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim.” sözlerini kullandı.
Pandemi sürecinde fiyatsız müsaadeye çıkarılanlar için işsizlik ödeneğinin devam etmesinin gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, işsizliği bitireceğim dediğinde kendisine gelen nasıl sorusuna yönelik şu karşılığı verdi, “Atama bekleyen sıhhat çalışanı kim var ise hepsini takıma alacağız. Sıhhatte açık takım olur mu ya. her insanın atamasını gerçekleştirip kadrolaşmasını sağlayacağız. Boş takım olur mu, sıhhat hizmeti veriyorsunuz. Atama bekleyen öğretmenler var, tamamının atamasını yapacağız.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyleki:
“EN ZİRVEDEKİ İNSAN, DEVLETTEN HABERSİZ”
Atama süreciyle ilgili de açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan Hatay’a gidiyor, atama bekleyen öğretmenler de Cumhurbaşkanı hazır buraya geldi, bütün yetkiler ona ilişkin diye 80 bin öğretmenin atamasının gerçekleştirileceği sorusunu sordu. Erdoğan ‘hayır efendim biz aldık 20 bin kişi, hiç açık yok, tam tersine fazlalık var’ dedi. Bunu okuduktan daha sonra sanki yanlış mı söylemiş diye öteki haber ajanslarını da açtım baktım, hakikaten söylemiş bu biçimde. En zirvedeki insan, devletten habersiz. Ocak 2021’in Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın bilgilerine bakıyorsunuz, 107 bin 909 öğretmen açığı var. Sayıştay raporlarına bakıyorsunuz 138 bin 393 öğretmen açığı var. Lakin Erdoğan’a bakılırsa öğretmen açığı yok, neden? Saray’da öğretmen yok ki? Bakıyor Saray’da bütün takımlar dolu, üstelik her insanın durumu epeyce âlâ, üstelik herkes bir yerden değil 3 – 5 yerden maaş alıyorlar. Rastgele bir sorun yok burada. Nereden çıktı bu atamalar? Nereden çıktı bu öğretmenler? Tam bilakis takım fazlalığı var diyorlar. Allah akıl fikir versin. Memleketi bunlar yönetiyorlar. Bunlar yönettiği için de işsizlik bu boyutlarda.” diye konuştu.
“SİYASİ İDAMLAR YANLIŞSIZ DEĞİL”
Mısır’da gündeme gelen siyasi idamlar hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin ihvan konusundaki tavrımızı bütün dünya bilir. Biz inançların siyasete alet edilmesini asla istemeyiz. Mısır’daki değişime de hürmet duyduk her vakit. Mısır’daki kardeşlerimize de hürmet duyduk her vakit fakat siyasi idamlar hakikat değil. Eğriye eğri doğruya hakikat. Mısır’daki yöneticilere seslenmek isterim, Türkiye’de de geçmişte siyasi idamlar oldu, başbakan asıldı, bakanlar idam edildi, gencecik filinta üzere evlatlarımızı dar ağacında vefata yolladık, ne oldu? Artık hepimiz üzülüyoruz. Astığımız beşerler için havaalanları yapıyoruz, üniversitelere isimlerini veriyoruz, okullara ismini veriyoruz. Siyasi idam hakikat değildir, siyasi idamlara her vakit karşı çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz.”
ERZURUM ÜZERİNDEN PARTİ İÇİ TENKİTTE BULUNDU
Yalnızca parti küme toplantısında konuşmadığını ve tüm CHP grubunun alanda çalışmalarını yürüttüğünü lisana getiren Kılıçdaroğlu, Erzurum ziyareti için partisini eleştirerek şöyleki dedi, “Uzun yıllardır Erzurum’dan milletvekili çıkaramıyoruz. Kabahat Erzurumlularda mı? Hayır, kabahat bizde. Erzurum’a gittik mi, oturduk dinledik mi, vatandaşın çayını kahvesini içip meselelerini dinledik mi? Yapmadık bunları. Ankara’da oturduk, çok hoş açıklamalar yaptık, daha sonra dönüp Erzurumluya niye bize oy vermiyorsun dedik. E vermem kardeşim, gel bir çayımı iç, gel bir kaygımı dinle. Artık gidiyoruz, yalnızca Erzurum’un merkezini de değil, bütün ilçelerini partili arkadaşlarımız gezdiler. İktidar değişirse yardımlar kesilir mi diye bir kaygı var. Erzurumlu kardeşim, gereksinim sahibi kardeşim, iktidar değiştiğinde yardımlar kesilmeyecek, tam bilakis yardımlar artacak. Bizim belediyelerimizi görüyorsunuz. Yardımlar kesilecek diyorlardı, kesilmedi ve hatta tam bilakis arttı. Fakat yardımı nasıl yapıyoruz, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diyoruz. İnsanın onurunu koruyoruz, muhtaçlık sahibi ailelerin onurunu koruyoruz.”
“BİZ DİN TİCARETİ YAPMAYIZ”
Partilileriyle birlikte gerçekleştirdikleri Erzurum ziyaretinden daha sonraki durumu anlatan ve vatandaşların yansılarını okuyan Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu, “Doğu’da merhum babam bakılırsav yaparken, Erzurum bizim gözümüzde fazlaca büyük bir kentti. bu biçimdelar Erzurum’u Doğu’nun Paris’i olarak isimlendirirlerdi. Lakin artık kente giden arkadaşların bana verdiği raporlar hiç iç açıcı değil ve önemli sıkıntılar var.”
Pasinler’de Timur ismindeki bir vatandaşın CHP’lilere aktardığı bilgiyi de paylaşan Kılıçdaroğlu, kendisine ulaşmaya çalıştığını lisana getirerek, sözleri şöyleki anlattı, “‘Adam yeterli adam, namuslu bir adam, gerçek konuşuyor, hakikat konuşuyor da, bir de Müslüman olsa’ Elhamdülillah Müslümanız ya, nasıl anlatmışlar beni bilmiyorum. Yahu Allah’ımız bir kitabımı bir peygamberimiz bir kardeşim. Fakat biz din ticareti yapmayız, her insanın inancına hürmet gösteririz. Bundan daha sonra Erzurum’a tekrar gideceğiz.”
“BUGÜN, TÜRKİYE’DE RÜŞVETSİZ İŞ YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Ekonomik süreçle ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, iktisadın kademe kademe kayıt dışına çıkarıldığını, şu an Türkiye’nin Avrupa’da en büyük kara para aklayan ülke pozisyonuna geldiğini söylemiş oldu ve ekledi, “Devletin güzel yönetilmediğini hepimiz biliyoruz. Zira saray otoritesi devleti yönetmek için değil devlet olmak için geldi. Ben devletim diyor. Devlet söylemiş olduğiniz kurum yıpranmaya ve çürümeye başlıyor. O denli bir noktaya geldik ki 19 yılın sonunda iktisat ve hukukta devlet kayıt dışına çıkmaya başladı. Bunu şuurlu yaptılar. Evvel, bütün bakanlıklarda bilhassa Maliye ile ilgili bakanlıklarda teftiş şuralarını kapattılar. Gerek yok bunlara dediler. bu biçimdece iktisatta kayıt dışılığın bürokratik alt yapısını hızlı bir biçimde oluşturdular. Devlette liyakat vardı büsbütün kaldırdılar yandaşları getirdiler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu çeşit rezalet hiç görülmedi. Bakanların, vekillerin, valilerin önünde rüşvet tartışması yapıldı. Serik’te. Belediye Lideri tahammül edemiyor, “Yazıklar olsun size” diyor. Devleti kayıt dışına çıkarıyor. Savcı soruşturma açtı mı? Tık yok. Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyük kara para aklayıcısı ülkelerinden biridir. bu biçimde bir rezaleti hiç görmemiştik. Ne kadar rezil iş var ise hepsini sineye çektiler, parayı getirin dediler. Ekonomiyi etap basamak kayıt dışına çıkarttılar. Hukuku da basamak etap kayıt dışına çıkarttılar. Bu paralar nerelere gidiyor? Kim alıyor bu paraları? Yalnızca bu işi yapanlar mı? niye Saray ve beslemeleri sessiz kalıyor bu mevzuda? Beslendikleri için. Bugün, Türkiye’de rüşvetsiz iş yapmak mümkün değil. Devlette muhatap olduğun andan itibaren rüşvetsiz iş yapmanın mümkün olmadığını görüyoruz.”
“HAVUZ MEDYASI DA RÜŞVETE ORTAKTIR”
Bütün büyük yatırımların sarayın dayanak verdiği iş adamları tarafınca yapılmasının yanlışlığına da değinen Kılıçdaroğlu, “Devlet Planlama Teşkilatı yatırımları belirlerdi. Artık devletin bütün yatırımlarını beşli çete belirliyor. Kendilerine göre planlama yapıyorlar. Garanti de veriyorlar. “Ya CHP iktidar olur elimizden alırsa?”, “Meraklanmayın. Londra mahkemelerini yetkili kılarım” diyor. ötürüsıyla devletin bütün büyük yatırımlarını beşli çete sarayın dayanağı ile yapıyor. Bunu da Cumhuriyet tarihinde birinci sefer şahit oluyoruz. Kime hangi rantlar, garantiler verilecek kimse bilmiyor. İktisat kayıt haricinde. bu biçimde olunca rüşvet vermek daha kolay oluyor. Zira paranın hesabı hiç bir yerde kayıtlı değil. Havuz medyası var malum. Hala kayıt dışı tirajlar üzerinden devleti soymaya devam ediyorlar. Onlar da verilen bu rüşvete ortaktırlar. bu biçimde bir rezaleti Türkiye hiç yaşamadı.” dedi.
“DAMAT İLE KAYINPEDER 128 MİLYAR DOLARI BUHARLAŞTIRDI”
128 milyar dolar konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, “Kayıt dışının en temel özelliği kayda alınmamasıdır. Bunun önüne devletin şeffaf olmasıyla geçilir. Kim getirecek bunları? Devleti yöneten siyasi partinin getirmesi lazım. En kuvvetli kurumlarımdan biri olan artık şamar oğlanına dönen Merkez Bankası. Kanuna muhalif olarak yetkiyi aldılar Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiler. Damat ile kayınpeder 128 milyar doları buharlaştırdı. AK Partili ve MHP’li kardeşlerime seslenmek isterim. Siz de pak insanlarsınız, vergi veriyorsunuz. Nasıl olur da Erdoğan ve ailesi yurt haricinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vergi vermemek için hesap açıyorlar? Milyon dolarları orada kazanıyorlar, devlete de beş kuruş vergi ödemiyorlar. AK Partili kardeşim senin vicdanın, ahlakın bunu kabul ediyor mu?” diye konuştu.
PARLAMENTO HİÇBİR PERİYOT BU KADAR AŞAĞILANMAMIŞTI
10 bin dolar alan siyasetçi savının üzerine gidilmediğini ve yargıçların gelen talimata göre hareket ettiğini lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Kayıt dışı büyüdüğü vakit alınan rüşvetler de büyür. Rüşveti kamu bakılırsavlisi alır. Devletin İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu devletin televizyonuna çıkıp “Her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar ödeniyor” dedi. Erdoğan’dan tık çıkmadı. Pekala hala rüşveti savunana oy vermeye devam edecek miyiz? Kendi vicdanınıza sorun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütün yolsuzlukların birincisini yaşıyoruz. TÜİK’in vazifesi ne allah aşkına? Gerçek hesap yapmak değil midir? Bu adamlar pazara gitmiyor mu? Saray’dan talimat gelmiş. Enflasyonu düşük gösterin ki bunlara az para verelim diye. Birilerine tonlarca para, bir de başkasına sana artırım yaptım diyor. Emekçinin emeklinin oturup düşünmesi lazım. Parlamentonun bu kadar aşağılandığı bir devri hiç yaşamamıştık. Yolsuzluklara ve hırsızlıklara takviye veren bir organa dönüştürdüler burayı. Hakim gelen talimata bakılırsa karar veriyor. Hukuk da kayıt dışına çıkmış oluyor. Türkiye farklı bir müddetcin içine hızla giriyor.” tabirlerini kullandı.
İSTANBUL MUKAVELESİNDEN ÇIKILMASINA REAKSİYON GÖSTERDİ
İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkma sonucu alan Erdoğan’ı eleştiren Kılıçdaroğlu, “Kadına şiddeti engelleyecek, önleyecek olan memleketler arası bir kontrat. Hoş bir kentimizin ismi var orada. Meclis’ten oy birliği ile geçmiş. Bir sabah kalkıyoruz ben bunu kaldırdım. Kimsin sen? Meclis’in üstünde misin? Artık olay Danıştay’da. Danıştay’daki yargıçlara de sesleniyorum. Şayet aklınızı kiraya vermediyseniz, o mukaveleyi bir daha ihya etmek zorundasınız. Yapmadığınız taktirde sizde Saray’ın kalemşörleri olarak anılacaksınız. İBB’de milyarlarca yolsuzluk var. Evrakları çıkarttı, İçişleri Bakanlığı sarayın talimatı ile harekete geçti bütün belgeleri aldı. Haramzadeyi, yolsuzlukları yapanı korumak nedir? Bunlarda vicdan, hukuk var mı? O denli bir rezaletle karşı karşıyayız ki hukuk kalmadı.” dedi.
“SARAYDA LAĞIM PATLADI, BÜTÜN DÜNYA KOKUYU HİSSEDİYOR”
En büyük evvelarinin adaleti getirmek olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Hükümetin iktisatta ve hukukta kayıt dışına çıkması idarenin mafyaya teslim olması manasına gelir. Yeraltı dünyası talimat verir, siyasi otorite gereğini yapar. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yeraltı dünyası tarafınca yönetilmektedir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın epey hoş bir lafı var. “Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür.” diyor. Kadı da satın alındı, baştaki de satın alındı. bu biçimde bir noktadayız. Sarayda lağım patladı bütün dünya kokuyu hissediyor. Onlar o kokuyu hissetmiyorlar. O denli bir noktaya geldik ki AYM Lideri bile konuşmak zorunda kaldı. Mahkemelerin adalet arayışına yanıt veremediği bir yerde hukuk dışı arayışların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Devleti hukukun dışına çıkarttılar, her şey kayıt dışı. Mafya siyaseti besler hale geldi. Hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın. Bu millet epey badire atlattı. Allah’ın müsaadesi ile iktidar olduğumuz vakit nazaranceksiniz, bu memlekete gerçek manada adaleti getireceğim hiç kimsenin telaşı olmasın. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getirmezsem bana da Kılıçdaroğlu demesinler. Bizim önceliğimiz bu memlekete adaleti getirmektedir.” diye konuştu.
İHALELER CANLI YAYINLANSIN YANSISI: GÜNAYDIN
Erdoğan’ın belediyelere verdiği talimata da değinen Kılıçdaroğlu, şu biçimde konuştu, “Erdoğan talimat veriyor belediyeler canlı yayınlasın ihaleleri diye. Günaydın beyefendi günaydın. Beyefendi küpünü doldurdu ya, artık canlı yayınla diyor. CHP’li belediyeler yapıyor ya siz de yapın diyor. ötürüsıyla rüşvetten, yolsuzluktan beslenenler adaleti getiremezler. Ayrıyeten ekonomiyi ve hukuku kayıt dışına alırsanız belirli bir süre daha sonra hâkim güçlerin esiri olursunuz. Malı ne kadar götürdüğünüzü santim santim takip ederler. Türkiye’nin temel problemlerinden birisi devleti yönetenlerin hâkim güçlerin esiri olmuş olmasıdır.”
“BU İŞE GİRENLER UNUTSUN KENDİNİ”
Erdoğan’la ortalarında geçen ‘söke söke’ tartışmasına da değinen ve Kanal İstanbul projesinde bakılırsav alacak firmalara da kelam söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu, “Yabancı güçler parayı ‘söke söke’ alırmış. Dış güçlerin temsilcisi söylüyor. Alacağım, alacağım söke söke alacağım. Buradan tekrar söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bu işe kredi veren unutsun kendini. Bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim. O Tank Palet fabrikasını söke söke Katar Ordusu’ndan alacağız. Söke söke Süleyman Şah Türbesi’ni vatan toprağına götüreceğim. Erdoğan diyor ya ‘Dış güçler gelir sizden söke söke alır’ diye. Senin ismin Erdoğan benim adım Kılıçdaroğlu. Sen onlara teslim oldun biz hiç kimsenin önünde boyun eğmeyiz. Ben kul hakkı yemem, sen kul hakkı yersin. Benim ailemin, çocuklarımın yurtharicinde parası yoktur, başım dik gezerim. Ortamızda siyah ile beyaz kadar fark var.”
BAHÇELİ’YE KARŞILIK
İmtihanların kaldırılmasını söyleyen Bahçeli’ye de cevap veren Kılıçdaroğlu, “Sayın Bahçeli demiş ki, “Siyasi muhataplarımıza çağrımdır. Gelin bu üniversite imtihanlarını kaldıralım” demiş. Hoş fakat benim Bahçeli’ye bir güzel bir de makûs haberim var. Güzel haberim şu, üniversite imtihanı kaldırıldı. Makûs haber bizim çocuklarımız için değil.” dedi.