CHP Genel Lider Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla Marmaris’te Lokal Medya Çalıştayı’nda konuşuyor.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Bizim yanlışsız habere muhtaçlığımız var. Sağlıklı ve dengeli tenkide muhtaçlığımız var. Biz kimi vakit kendi dünyamızda, kendimizi gereğince sorgulayamıyoruz. Yanılgılarımızı ve yanlışlarımızı bize söyleyecek olanlar gazeteciler.
Devrin başbakanlarına da söylemiş oldum anayasa değişikliğinde 4. güç olarak medyayı da koyalım. Olmadı fakat olmalı.
Rastgele bir sorunu siyasetçi evvel gazeteden öğrenir. Bize yanılgılarımızı bağımsız olarak bildirecek medya olursa biz o yanılgıyı tekrar yapmayız.
Medya bir toplumu yönlendirebilir, farklı bir yere götürebilir, algıları yönlendirebilir. Bunların hepsi mümkün. Lakin hayatın gerçekleri var.
Bir iktidar medyayı daima kendisinden öven bir yapıya getirmek istiyorsa bağımsız medyayı yok etmek isteyecektir. Bunun birinci yolu, ‘Medya işverenini sanki nasıl susturabilirim. Onun için vergi kontrollerini nasıl yaparım? Yargıyı nasıl sopa olarak kullanırım? Gazeteyi, televizyonuyla birlikte şuna satacaksın baskısını nasıl uygulayabilirim?’ Türkiye’nin yaşadığı temel meselelerden birisi bu. Medya işverenine ağır bir baskı. Direndi direndi, direnemezse vazgeçiyor bu işten.
‘BİK, İNFAZ KURUMUNA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA’
Basın İlan Kurumu (BİK) epey güzel niyetlerle kurulmuş. Lakin bugün iktidarı sorguladığı için ‘Ben size ceza veriyorum ve ilan vermiyorum’ diyen bir infaz kurumuna dönüşmüş durumda.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Bizim yanlışsız habere muhtaçlığımız var. Sağlıklı ve dengeli tenkide muhtaçlığımız var. Biz kimi vakit kendi dünyamızda, kendimizi gereğince sorgulayamıyoruz. Yanılgılarımızı ve yanlışlarımızı bize söyleyecek olanlar gazeteciler.
Devrin başbakanlarına da söylemiş oldum anayasa değişikliğinde 4. güç olarak medyayı da koyalım. Olmadı fakat olmalı.
Rastgele bir sorunu siyasetçi evvel gazeteden öğrenir. Bize yanılgılarımızı bağımsız olarak bildirecek medya olursa biz o yanılgıyı tekrar yapmayız.
Medya bir toplumu yönlendirebilir, farklı bir yere götürebilir, algıları yönlendirebilir. Bunların hepsi mümkün. Lakin hayatın gerçekleri var.
Bir iktidar medyayı daima kendisinden öven bir yapıya getirmek istiyorsa bağımsız medyayı yok etmek isteyecektir. Bunun birinci yolu, ‘Medya işverenini sanki nasıl susturabilirim. Onun için vergi kontrollerini nasıl yaparım? Yargıyı nasıl sopa olarak kullanırım? Gazeteyi, televizyonuyla birlikte şuna satacaksın baskısını nasıl uygulayabilirim?’ Türkiye’nin yaşadığı temel meselelerden birisi bu. Medya işverenine ağır bir baskı. Direndi direndi, direnemezse vazgeçiyor bu işten.
‘BİK, İNFAZ KURUMUNA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA’
Basın İlan Kurumu (BİK) epey güzel niyetlerle kurulmuş. Lakin bugün iktidarı sorguladığı için ‘Ben size ceza veriyorum ve ilan vermiyorum’ diyen bir infaz kurumuna dönüşmüş durumda.