Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Ahmet Demir’e canlı yayın esnasında tokat atan Muharrem Sarıkaya’yı Onur Kurulu’na sevk etti.
görüşmede Muharrem Sarıkaya’nın meslektaşı İhlas Haber Ajansı kameramanı Ahmet Demir’e hakaret etmesini, şiddet uygulamasını TGC Tüzüğü’ne, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne, meslek onur ve saygınlığına muhalif bulundu.
‘TARAFIMA YARGISIZ İNFAZ UYGULAYAN TGC’DEN İSTİFA EDİYORUM’
İHA muhabirine tokat atan Muharrem Sarıkaya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa ettiğini duyurdu.
Sarıkaya açıklamasında, “Hatasını anlayıp anında özür dileyen, mesleğine kendi sonucuyla orta veren tarafıma yargısız infaz uygulayan İdare Konseyinizin işini kolaylaştırmak için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa ediyorum.” tabirini kullandı.
Sarıkaya paylaşımında şu tabirlere yer verdi:
”Tarafıma yolladığınız 21 Aralık 2021 tarih ve 590/E-157 sayılı mektubunuzu aldım. Yayında yaşananlara hiç bir mazeret aramayacağımı, tekrar yaşanmaması için genç kuşaklara meslek kusuru olarak aktaracağımı daha birinci günden belirttim… Size vereceğim karşılık, kusura mazeret formuna dönüşebilir diye savunma yapmıyorum. Gayem tarihe not düşmektir…
Arkası sıra gelen teknik aksaklıklar sırasında, istemeden yapılan bir hareketin, ne derece büyük meselelere yol açacağının, kimlere fırsat yaratacağının ve nasıl bir olumsuz mesleksel tecrübeye yol açabileceğinin bir de benim cephemden görülmesi için yazıyorum…
Gazeteciliğin her basamağında bulunmuş, emeği ile bu günlere gelmiş, gazetecilik haricinde öbür iş yapmamış biri olarak, bir basın işçisine karşı yaptığım davranış yanılgıydı.
hayatımın ve 42 yıllık meslek hayatımın hiç bir basamağında arkadaşlarımın kişiliğine yönelik makus kelam söylemedim, şiddet uygulamadım.
Yetişme kültürümde olmayan, gerilim altında içimden yükselen hiddetli çocuk davranışının artık zahmetini çekiyorum. bilgilerina girmeyeceğim, niçinlerine sığınmayacağım… Öfke denetimi yapamadım.
Canlı yayını fiilen imkansızlaştıran, neredeyse şuurlu diyebileceğim müdahalelere karşı yayını muhafaza hassasiyetime yenik düştüm. Ani ve ölçüsüz bir reaksiyon idi fakat şuurlu şiddet değildi…
Yanılgı yaptığımı anında fark ettiğim için de yayın biter bitmez kameraman Ahmet Demir’den ve İHA Bölge Müdürü Orhan Akın’dan özür diledim. Bir saat daha sonra ve sonraki gün tekrar arayıp özrümü bir dahaledim.
Bunları da ayrıntı kamerası çekiminin, iki gün daha sonra toplumsal medyaya gizlice servis edilmek üzere kaydedildiğinden habersiz yaptım…
Her üç konuşmamızda, kendileri de yaşananları canlı yayın gerilimine bağlı bir durum olarak görüp, özrümü kabul etti.
Önü gerisi incelenmeden, toplumsal medyada şuurlu alevlendirilen emelli lince, medyada birilerine kin kusmak için aportta bekleyen arena kitlesi ruhlu bireylere TGC İdare Kurulu’nun da katıldığını görüyorum.
Kitlelerdeki zihniyetin tekleşmesi kanununun, TGC idaresine de hâkim olduğuna tanıklık ediyorum. Mektubunuzda, “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti İdare Heyeti olarak, 20 Aralık 2021 günü yaptığı görüşmede bu olayın değerlendirildiğini” belirtiyorsunuz…
“görüşmede meslektaşınız İhlas Haber Ajansı kameramanı Ahmet Demir’e hakaret etmeniz, tokat atmanız TGC Tüzüğü’ne, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne, meslek onur ve saygınlığına muhalif bulunmuştur…” diyorsunuz…
İdare Heyetiniz savunmaya muhtaçlık duymadan, “hakaret etmeniz, tokat atmanız…” diyerek karar veriyor. Toplumsal medyaya sızdırılan kayıtlarda da görüleceği üzere, o yayında ve daha sonrasında hiç kimseye “hakaret” etmedim. Ani ve ölçüsüz bir harekette bulundum, şuurlu şiddet uygulamadım.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti İdare Kurulu’nun, 42 yıllık meslektaşı hakkında isnat ettiği karara ulaşmadan evvel, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni anımsaması gerekirdi.
TGC mükafatlarını almış bir gazeteci olarak, hayatım boyunca sergilediğim mesleğime olan saygıyı, etiği, meslek onurunu eforu ve bedelini ödeme iradesini, bu mektubun yollanmasına aracılık edenler de bundan bu biçimde gösterebilmiş olsun…
Başta da belirttiğim üzere, yazdıklarım ne bir mazeret ne de bir savunmadır; tarihe düşülmüş nottur.
Yanılgısını anlayıp anında özür dileyen, mesleğine kendi sonucuyla orta veren tarafıma yargısız infaz uygulayan İdare Konseyinizin işini kolaylaştırmak için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa ediyorum.”
görüşmede Muharrem Sarıkaya’nın meslektaşı İhlas Haber Ajansı kameramanı Ahmet Demir’e hakaret etmesini, şiddet uygulamasını TGC Tüzüğü’ne, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne, meslek onur ve saygınlığına muhalif bulundu.
‘TARAFIMA YARGISIZ İNFAZ UYGULAYAN TGC’DEN İSTİFA EDİYORUM’
İHA muhabirine tokat atan Muharrem Sarıkaya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa ettiğini duyurdu.
Sarıkaya açıklamasında, “Hatasını anlayıp anında özür dileyen, mesleğine kendi sonucuyla orta veren tarafıma yargısız infaz uygulayan İdare Konseyinizin işini kolaylaştırmak için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa ediyorum.” tabirini kullandı.
Sarıkaya paylaşımında şu tabirlere yer verdi:
”Tarafıma yolladığınız 21 Aralık 2021 tarih ve 590/E-157 sayılı mektubunuzu aldım. Yayında yaşananlara hiç bir mazeret aramayacağımı, tekrar yaşanmaması için genç kuşaklara meslek kusuru olarak aktaracağımı daha birinci günden belirttim… Size vereceğim karşılık, kusura mazeret formuna dönüşebilir diye savunma yapmıyorum. Gayem tarihe not düşmektir…
Arkası sıra gelen teknik aksaklıklar sırasında, istemeden yapılan bir hareketin, ne derece büyük meselelere yol açacağının, kimlere fırsat yaratacağının ve nasıl bir olumsuz mesleksel tecrübeye yol açabileceğinin bir de benim cephemden görülmesi için yazıyorum…
Gazeteciliğin her basamağında bulunmuş, emeği ile bu günlere gelmiş, gazetecilik haricinde öbür iş yapmamış biri olarak, bir basın işçisine karşı yaptığım davranış yanılgıydı.
hayatımın ve 42 yıllık meslek hayatımın hiç bir basamağında arkadaşlarımın kişiliğine yönelik makus kelam söylemedim, şiddet uygulamadım.
Yetişme kültürümde olmayan, gerilim altında içimden yükselen hiddetli çocuk davranışının artık zahmetini çekiyorum. bilgilerina girmeyeceğim, niçinlerine sığınmayacağım… Öfke denetimi yapamadım.
Canlı yayını fiilen imkansızlaştıran, neredeyse şuurlu diyebileceğim müdahalelere karşı yayını muhafaza hassasiyetime yenik düştüm. Ani ve ölçüsüz bir reaksiyon idi fakat şuurlu şiddet değildi…
Yanılgı yaptığımı anında fark ettiğim için de yayın biter bitmez kameraman Ahmet Demir’den ve İHA Bölge Müdürü Orhan Akın’dan özür diledim. Bir saat daha sonra ve sonraki gün tekrar arayıp özrümü bir dahaledim.
Bunları da ayrıntı kamerası çekiminin, iki gün daha sonra toplumsal medyaya gizlice servis edilmek üzere kaydedildiğinden habersiz yaptım…
Her üç konuşmamızda, kendileri de yaşananları canlı yayın gerilimine bağlı bir durum olarak görüp, özrümü kabul etti.
Önü gerisi incelenmeden, toplumsal medyada şuurlu alevlendirilen emelli lince, medyada birilerine kin kusmak için aportta bekleyen arena kitlesi ruhlu bireylere TGC İdare Kurulu’nun da katıldığını görüyorum.
Kitlelerdeki zihniyetin tekleşmesi kanununun, TGC idaresine de hâkim olduğuna tanıklık ediyorum. Mektubunuzda, “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti İdare Heyeti olarak, 20 Aralık 2021 günü yaptığı görüşmede bu olayın değerlendirildiğini” belirtiyorsunuz…
“görüşmede meslektaşınız İhlas Haber Ajansı kameramanı Ahmet Demir’e hakaret etmeniz, tokat atmanız TGC Tüzüğü’ne, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne, meslek onur ve saygınlığına muhalif bulunmuştur…” diyorsunuz…
İdare Heyetiniz savunmaya muhtaçlık duymadan, “hakaret etmeniz, tokat atmanız…” diyerek karar veriyor. Toplumsal medyaya sızdırılan kayıtlarda da görüleceği üzere, o yayında ve daha sonrasında hiç kimseye “hakaret” etmedim. Ani ve ölçüsüz bir harekette bulundum, şuurlu şiddet uygulamadım.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti İdare Kurulu’nun, 42 yıllık meslektaşı hakkında isnat ettiği karara ulaşmadan evvel, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni anımsaması gerekirdi.
TGC mükafatlarını almış bir gazeteci olarak, hayatım boyunca sergilediğim mesleğime olan saygıyı, etiği, meslek onurunu eforu ve bedelini ödeme iradesini, bu mektubun yollanmasına aracılık edenler de bundan bu biçimde gösterebilmiş olsun…
Başta da belirttiğim üzere, yazdıklarım ne bir mazeret ne de bir savunmadır; tarihe düşülmüş nottur.
Yanılgısını anlayıp anında özür dileyen, mesleğine kendi sonucuyla orta veren tarafıma yargısız infaz uygulayan İdare Konseyinizin işini kolaylaştırmak için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa ediyorum.”