Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, düzenlediği haftalık basın toplantısında partisinin gündeme ait görüş ve tekliflerini kamuoyu ile paylaştı. Erdoğan’ın açıklamalarından hareketle ekonomik değerlendirmelerde bulunan Özcan, “Erdoğan’ın hesabıyla, minimum fiyatı 1429 kat artıran Maduro büyümede dünya rekortmeni ama Venezuela’da minimum fiyatla 1 kilo peynir ile 1 litre süt alınabiliyor” dedi. Özcan, “Bırakın bu algı operasyonlarını. 2013’de kişi başı gelir 12 bin 500 dolardı; artık 8 bin 500 dolar; ortadaki 4 bin dolarımız nerede?” sorusunu sordu.
‘HEDEF TEMEL konularda, ORTAK METİN ÜZERİNDE MUTABAKATA ÇABA ETMEKTİR’
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisi ile ilgili hazırladıkları ve kamuoyunda büyük beğeni toplayan taslağı hatırlatan Özcan, “Ortak taslak çalışmasıyla ilgili muhalefet partileriyle diyaloglar da bir müddetdir sürdürülmekteydi. Dün, basına da yansıdığı üzere, bu toplantılardaki gaye, bir ittifak çalışması değildir. Amaç temel konularda, ortak metin üzerinde muahedeye uğraş etmektir” dedi.
İktisada ait çarpıcı değerlendirmelerde de bulunan Özcan’ın açıklamalarından kimi satır başları şöyle:
bir daha 3 yıl öncedenki masallara döndük. bir daha depoları basarak, marketlere memur göndererek pahalılığa deva bulacak bu hükümet. Aslında emin olun ki, kendi ekonomistleri de, bürokrasisi de, danışmanları da, medyası da bıyık altından gülüyor bu kelamda tahlillere. “Kral Çıplak” demeye hiç birinin lisanı varmıyor. Zira sistem sadakat üzerine heyeti. Zira 3-5 maaşlı bürokrasi halinden şad. Zira medya ağı, virüs üzere sarmış memleketi. Kimsenin koltuğundan olma niyeti yok. Güçlü ettikleriyle gücü pekiştirerek keyifli bir azınlık yaratmışlar. Gerisi, halkı seçime kadar kandırabilmeye kalıyor. Bunların ülke siyaseti diye bir kaygıları kalmadı artık. Bunların tek siyaseti, seçime kadar halkı nasıl kandıralım siyaseti.
‘CUMHURBAŞKANI TOPLUMU KANDIRMAYA ÇALIŞIYOR’
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Türk lirası üzerinden yaptığı karşılaştırmalar resmen, toplumu kandırmaya çalışan, yeni bir siyasi propaganda süreci. Gaye, Türk lirası üzerinden büyüklüklere vurgu yaparak, vatandaşta bir yanılsama oluşturmaya çalışmak. Neymiş; “Milli gelirimiz TL olarak yaklaşık 11 kat; Taban fiyat ise 16 kat artmış. Bu son derece sıradan, büsbütün algı değiştirmeye odaklı bir illüzyondur. Daha İktisat birinci sınıfta öğretilen şudur; Ulusal gelir yahut taban fiyatta aslolan satın alma gücüdür. Yani kazandığınızla ne satın alabildiğinizdir. Gelirinizin geçiminize, onurlu bir hayat sürdürmeye yetip yetmediğidir.
‘ERDOĞAN’IN HESABIYLA MADURO DÜNYA REKORTMENİ’
Enflasyonun büyüdüğü yerde büyüyen sayılara sevineceksek, bu biçimde gidelim o hayli eleştirilen 90’lı senelera. 2002 yılında Türkiye’de çalışanların ortalama geliri taban fiyatın 2 katıydı. Bugün 1.4 katına gerilemiş durumda. Yani ücretlilerin ulusal gelirden aldıkları hisse önemli oranda düşmüş oldu. Daha ironik bir örnek vereyim ağlanacak halimize. Venezuela’da bizimkilerin yakın dostu Maduro periyodunda taban fiyat tam 1429 kat artmış. Şayet Sayın Cumhurbaşkanı’nın hesabından gidecek olursak Maduro büyümede dünya rekortmeni. Lakin artışlara karşın, bugün Venezuela’da minimum fiyatla yalnızca 1 kilo peynir ve 1 litre süt alınabiliyor.
‘4 BİN DOLARIMIZ NEREDE?’
Artık daha net anlaşılıyor mu taban fiyatı, KYK bursunu, ulusal geliri kendi para cinsinden kaç kat artırdığının hiç bir değeri olmadığını. Siz bırakın o hesapları da vatandaş bugün elindeki parayla neler alabiliyor, ondan haber verin. Çalışan kesim ne yiyor ne içiyor, elektrik doğalgaz faturasını ödeyebiliyor mu? Siz ondan haber verin.
Madem hesap bu türlü Türk Lirası üzerinden yapılacak, bakın bakalım o periyottan bu yana vergiler kaç kat artmış? Ben söyleyeyim size, tam 17 kat. Bırakın bu algı operasyonlarını. 2013’de kişi başı gelir 12 bin 500 dolardı; artık 8 bin 500 dolar; ortadaki 4 bin dolarımız nerede?
ÖĞRENCİYE VERDİĞİNİZ BORÇLA MI ÖVÜNÜYORSUNUZ?
İllüzyon siyasetinin bir öteki meselai de Sayın Cumhurbaşkanı’nın KYK kredilerine ait açıklamasında gördük. Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı? Burslar 45 liracıktı lakin artık 650 TL oldu. Öncelikle verdiğiniz karşılıksız bir para değil. Bilmiyorum farkında mısınız ancak verdiğiniz borçla övünüyorsunuz? Öğrenciye verdiğiniz KYK kredisi arttı tamam da, o öğrenci artık kaç paraya kiralık mesken buluyor? Kaç liraya karnını doyuruyor? ömrünün en hoş çağında kaç defa bir sinemaya ya da tiyatroya gidiyor? Bilgi çağında kolay bir bilgisayar ya da telefon alabilmek için kaç aylık burs gerekiyor? Bunlardan bahsetsenize.
‘İKTİDAR EN YETENEKLİ OLDUĞU BAHİSTE BİLE ÜLKEYİ ÇIKMAZA SOKMUŞTUR’
Yapılan yurtlardaki standart yükselmesinin hakkını hepimiz teslim ediyoruz. Lakin sokak başına üniversite açarak öğrenci sayısını 4 misline çıkardınız. O yaptığınız yurtlar da yetersiz kaldı, kira fiyatlarındaki artışlarla da, o öğrenciler artık ağır bir mağduriyet yaşıyor. Bunu görmezden gelemezsiniz. Ben her sokağa üniversite açtım, üniversitede okuyan öğrenci sayımız 8 milyon 400 bin deyince Merkel üff dedi fazlaca şaşırdı deyip, üniversite kazanmış gençleri sokakta evsiz barksız bırakamazsınız. Türkiye muhtemelen tarihinin “inşaat konusundaki en istekli ve yetenekli” siyasetçileri tarafınca yönetilirken, öğrenciler için yurt, kira ve barınma meselesinin doruğa çıkması maalesef trajiktir. Bu liyakatsiz iktidar en “yetenekli” olduğu bahiste bile ülkeyi büyük bir çıkmaza sokmuştur.”
‘HEDEF TEMEL konularda, ORTAK METİN ÜZERİNDE MUTABAKATA ÇABA ETMEKTİR’
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisi ile ilgili hazırladıkları ve kamuoyunda büyük beğeni toplayan taslağı hatırlatan Özcan, “Ortak taslak çalışmasıyla ilgili muhalefet partileriyle diyaloglar da bir müddetdir sürdürülmekteydi. Dün, basına da yansıdığı üzere, bu toplantılardaki gaye, bir ittifak çalışması değildir. Amaç temel konularda, ortak metin üzerinde muahedeye uğraş etmektir” dedi.
İktisada ait çarpıcı değerlendirmelerde de bulunan Özcan’ın açıklamalarından kimi satır başları şöyle:
bir daha 3 yıl öncedenki masallara döndük. bir daha depoları basarak, marketlere memur göndererek pahalılığa deva bulacak bu hükümet. Aslında emin olun ki, kendi ekonomistleri de, bürokrasisi de, danışmanları da, medyası da bıyık altından gülüyor bu kelamda tahlillere. “Kral Çıplak” demeye hiç birinin lisanı varmıyor. Zira sistem sadakat üzerine heyeti. Zira 3-5 maaşlı bürokrasi halinden şad. Zira medya ağı, virüs üzere sarmış memleketi. Kimsenin koltuğundan olma niyeti yok. Güçlü ettikleriyle gücü pekiştirerek keyifli bir azınlık yaratmışlar. Gerisi, halkı seçime kadar kandırabilmeye kalıyor. Bunların ülke siyaseti diye bir kaygıları kalmadı artık. Bunların tek siyaseti, seçime kadar halkı nasıl kandıralım siyaseti.
‘CUMHURBAŞKANI TOPLUMU KANDIRMAYA ÇALIŞIYOR’
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Türk lirası üzerinden yaptığı karşılaştırmalar resmen, toplumu kandırmaya çalışan, yeni bir siyasi propaganda süreci. Gaye, Türk lirası üzerinden büyüklüklere vurgu yaparak, vatandaşta bir yanılsama oluşturmaya çalışmak. Neymiş; “Milli gelirimiz TL olarak yaklaşık 11 kat; Taban fiyat ise 16 kat artmış. Bu son derece sıradan, büsbütün algı değiştirmeye odaklı bir illüzyondur. Daha İktisat birinci sınıfta öğretilen şudur; Ulusal gelir yahut taban fiyatta aslolan satın alma gücüdür. Yani kazandığınızla ne satın alabildiğinizdir. Gelirinizin geçiminize, onurlu bir hayat sürdürmeye yetip yetmediğidir.
‘ERDOĞAN’IN HESABIYLA MADURO DÜNYA REKORTMENİ’
Enflasyonun büyüdüğü yerde büyüyen sayılara sevineceksek, bu biçimde gidelim o hayli eleştirilen 90’lı senelera. 2002 yılında Türkiye’de çalışanların ortalama geliri taban fiyatın 2 katıydı. Bugün 1.4 katına gerilemiş durumda. Yani ücretlilerin ulusal gelirden aldıkları hisse önemli oranda düşmüş oldu. Daha ironik bir örnek vereyim ağlanacak halimize. Venezuela’da bizimkilerin yakın dostu Maduro periyodunda taban fiyat tam 1429 kat artmış. Şayet Sayın Cumhurbaşkanı’nın hesabından gidecek olursak Maduro büyümede dünya rekortmeni. Lakin artışlara karşın, bugün Venezuela’da minimum fiyatla yalnızca 1 kilo peynir ve 1 litre süt alınabiliyor.
‘4 BİN DOLARIMIZ NEREDE?’
Artık daha net anlaşılıyor mu taban fiyatı, KYK bursunu, ulusal geliri kendi para cinsinden kaç kat artırdığının hiç bir değeri olmadığını. Siz bırakın o hesapları da vatandaş bugün elindeki parayla neler alabiliyor, ondan haber verin. Çalışan kesim ne yiyor ne içiyor, elektrik doğalgaz faturasını ödeyebiliyor mu? Siz ondan haber verin.
Madem hesap bu türlü Türk Lirası üzerinden yapılacak, bakın bakalım o periyottan bu yana vergiler kaç kat artmış? Ben söyleyeyim size, tam 17 kat. Bırakın bu algı operasyonlarını. 2013’de kişi başı gelir 12 bin 500 dolardı; artık 8 bin 500 dolar; ortadaki 4 bin dolarımız nerede?
ÖĞRENCİYE VERDİĞİNİZ BORÇLA MI ÖVÜNÜYORSUNUZ?
İllüzyon siyasetinin bir öteki meselai de Sayın Cumhurbaşkanı’nın KYK kredilerine ait açıklamasında gördük. Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı? Burslar 45 liracıktı lakin artık 650 TL oldu. Öncelikle verdiğiniz karşılıksız bir para değil. Bilmiyorum farkında mısınız ancak verdiğiniz borçla övünüyorsunuz? Öğrenciye verdiğiniz KYK kredisi arttı tamam da, o öğrenci artık kaç paraya kiralık mesken buluyor? Kaç liraya karnını doyuruyor? ömrünün en hoş çağında kaç defa bir sinemaya ya da tiyatroya gidiyor? Bilgi çağında kolay bir bilgisayar ya da telefon alabilmek için kaç aylık burs gerekiyor? Bunlardan bahsetsenize.
‘İKTİDAR EN YETENEKLİ OLDUĞU BAHİSTE BİLE ÜLKEYİ ÇIKMAZA SOKMUŞTUR’
Yapılan yurtlardaki standart yükselmesinin hakkını hepimiz teslim ediyoruz. Lakin sokak başına üniversite açarak öğrenci sayısını 4 misline çıkardınız. O yaptığınız yurtlar da yetersiz kaldı, kira fiyatlarındaki artışlarla da, o öğrenciler artık ağır bir mağduriyet yaşıyor. Bunu görmezden gelemezsiniz. Ben her sokağa üniversite açtım, üniversitede okuyan öğrenci sayımız 8 milyon 400 bin deyince Merkel üff dedi fazlaca şaşırdı deyip, üniversite kazanmış gençleri sokakta evsiz barksız bırakamazsınız. Türkiye muhtemelen tarihinin “inşaat konusundaki en istekli ve yetenekli” siyasetçileri tarafınca yönetilirken, öğrenciler için yurt, kira ve barınma meselesinin doruğa çıkması maalesef trajiktir. Bu liyakatsiz iktidar en “yetenekli” olduğu bahiste bile ülkeyi büyük bir çıkmaza sokmuştur.”