DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Türkiye’nin Memleketler arası Mali Hareket nazaranv Gücü (FATF) tarafınca kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile çaba konusunda ‘gri liste’ye alınmasına reaksiyon gösterdi.
Geçtiğimiz yıl Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Kanun Teklifinin Meclis’te görüşüldüğü sırada, kelam konusu kanun teklifinin gayesinin haricinde düzenlemeler içerdiğine ve buna rağmen teklifte kara para aklama, yolsuzluk ve terörizmin finansmanının önlenmesi konusunda tesirli önlemlere yer verilmediğine dair görüşlerini lisana getirdiklerini söyleyen Yeneroğlu’nun açıklamaları şu biçimde:
“İKTİDAR MÜZAKERE KÜLTÜRÜNDEN BÜSBÜTÜN UZAKLAŞTI”
İktidarı dernek ve vakıflara yönelik çok kısıtlamalardan vazgeçmesi gerektiği konusunda uyardıklarını belirten Yeneroğlu:
“Ancak müzakere kültüründen büsbütün uzaklaşan iktidar niçiniyle bugün FATF’in kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile çaba konusunda ‘yeterince efor göstermeyen’ ülkelerin bulunduğu ‘gri liste’sinde yer almaktayız.
DEVA Partisi olarak kelam konusu kanun teklifi hakkında FATF tenkitlerinin odağında olan ‘Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler’ ile ilgili FATF düzenlemelerine ahenk için rastgele bir değişiklik yapılmamasını eleştirmiş ve ikazlarda bulunmuştuk. Ne yazık ki, geçtiğimiz günlerde Avrupa Komitesi da Türkiye’de yönetimin şeffaf çalışmadığını, ihalelerin açık bir biçimde gerçekleştirilmediğini ve yolsuzluk mevzularında yargının siyasi tesire açık olduğunu söz etti. FATF da yolsuzlukla gayret konusunda kâfi gayretin gösterilmediğini tıpkı biçimde tespit etti.”
“BELEDİYELERDEKİ KAYYIM REJİMİ STK’LARA UYARLANDI”
“FATF, sivil toplum kuruluşlarının yasa içerisinde faaliyet gösterdiği surece faaliyetlerine müdahale edilmemesi ve engellenmemesi; öte yandan terörizmin sivil toplum kuruluşları üzerinden finanse edilmesinin önüne geçmek için de gerçek riske dayalı kontrolü hayata geçirmesi gerektiğini ortaya koydu.
Yasal faaliyette bulunan dernek ve vakıfların terörle suçlanmaması ve faaliyetlerinin önlenmemesi, öte yandan Türkiye’nin bilhassa memleketler arası terör örgütlerinin para akışlarının sağlandığı bir merkez olmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. Ancak ne yazık ki hükûmet bugüne kadar bunun neredeyse tam karşıtını yapmış, geçtiğimiz yıl çıkarılan kelam konusu Kanun ile de belediyelerdeki kayyum rejimi FATF düzenlemelerine ahenk ismi altında sivil toplum kuruluşlarına uyarlanmıştır.”
‘Bu kararla bir arada Türkiye’nin yurtdışı sermaye piyasalarına erişimi ve bankacılık süreçleri yapması daha da zorlaşacaktır.’
“Türkiye’nin gri listeye alınması, risk primi yüksek olan ülkemizi daha da riskli hale getirmiştir. Bu kararla birlikte Türkiye’nin yurtdışı sermaye piyasalarına erişimi ve bankacılık süreçleri yapması daha da zorlaşacaktır. Kıymetli olan dış kaynaklar ne yazık ki daha da pahalılaşacaktır.”
‘DEVA Partisi olarak hükûmete davette bulunuyoruz’
1- Yolsuzluk ve rüşveti önlemek için şeffaflık kurallarını hayata geçirin. Siyasi nüfuz sahibi şahıslarla alakalı memleketler arası kriterleri iç hukuka uyarlayın.
2- Türkiye’nin bir kara para aklama ve milletlerarası terör örgütlerinin nakit akışını gerçekleştirdiği bir merkez ülke olmasını engelleyin.
3- Terörizmin finansmanını tedbire kanunlarını sivil toplum kuruluşları üzerinde bir sopa olarak kullanmaktan vazgeçin. Dernek ve vakıflara ait mevzuatı derhal demokratik toplum tertibinin gerekliliklerine uygun hale getirin.
Geçtiğimiz yıl Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Kanun Teklifinin Meclis’te görüşüldüğü sırada, kelam konusu kanun teklifinin gayesinin haricinde düzenlemeler içerdiğine ve buna rağmen teklifte kara para aklama, yolsuzluk ve terörizmin finansmanının önlenmesi konusunda tesirli önlemlere yer verilmediğine dair görüşlerini lisana getirdiklerini söyleyen Yeneroğlu’nun açıklamaları şu biçimde:
“İKTİDAR MÜZAKERE KÜLTÜRÜNDEN BÜSBÜTÜN UZAKLAŞTI”
İktidarı dernek ve vakıflara yönelik çok kısıtlamalardan vazgeçmesi gerektiği konusunda uyardıklarını belirten Yeneroğlu:
“Ancak müzakere kültüründen büsbütün uzaklaşan iktidar niçiniyle bugün FATF’in kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile çaba konusunda ‘yeterince efor göstermeyen’ ülkelerin bulunduğu ‘gri liste’sinde yer almaktayız.
DEVA Partisi olarak kelam konusu kanun teklifi hakkında FATF tenkitlerinin odağında olan ‘Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler’ ile ilgili FATF düzenlemelerine ahenk için rastgele bir değişiklik yapılmamasını eleştirmiş ve ikazlarda bulunmuştuk. Ne yazık ki, geçtiğimiz günlerde Avrupa Komitesi da Türkiye’de yönetimin şeffaf çalışmadığını, ihalelerin açık bir biçimde gerçekleştirilmediğini ve yolsuzluk mevzularında yargının siyasi tesire açık olduğunu söz etti. FATF da yolsuzlukla gayret konusunda kâfi gayretin gösterilmediğini tıpkı biçimde tespit etti.”
“BELEDİYELERDEKİ KAYYIM REJİMİ STK’LARA UYARLANDI”
“FATF, sivil toplum kuruluşlarının yasa içerisinde faaliyet gösterdiği surece faaliyetlerine müdahale edilmemesi ve engellenmemesi; öte yandan terörizmin sivil toplum kuruluşları üzerinden finanse edilmesinin önüne geçmek için de gerçek riske dayalı kontrolü hayata geçirmesi gerektiğini ortaya koydu.
Yasal faaliyette bulunan dernek ve vakıfların terörle suçlanmaması ve faaliyetlerinin önlenmemesi, öte yandan Türkiye’nin bilhassa memleketler arası terör örgütlerinin para akışlarının sağlandığı bir merkez olmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. Ancak ne yazık ki hükûmet bugüne kadar bunun neredeyse tam karşıtını yapmış, geçtiğimiz yıl çıkarılan kelam konusu Kanun ile de belediyelerdeki kayyum rejimi FATF düzenlemelerine ahenk ismi altında sivil toplum kuruluşlarına uyarlanmıştır.”
‘Bu kararla bir arada Türkiye’nin yurtdışı sermaye piyasalarına erişimi ve bankacılık süreçleri yapması daha da zorlaşacaktır.’
“Türkiye’nin gri listeye alınması, risk primi yüksek olan ülkemizi daha da riskli hale getirmiştir. Bu kararla birlikte Türkiye’nin yurtdışı sermaye piyasalarına erişimi ve bankacılık süreçleri yapması daha da zorlaşacaktır. Kıymetli olan dış kaynaklar ne yazık ki daha da pahalılaşacaktır.”
‘DEVA Partisi olarak hükûmete davette bulunuyoruz’
1- Yolsuzluk ve rüşveti önlemek için şeffaflık kurallarını hayata geçirin. Siyasi nüfuz sahibi şahıslarla alakalı memleketler arası kriterleri iç hukuka uyarlayın.
2- Türkiye’nin bir kara para aklama ve milletlerarası terör örgütlerinin nakit akışını gerçekleştirdiği bir merkez ülke olmasını engelleyin.
3- Terörizmin finansmanını tedbire kanunlarını sivil toplum kuruluşları üzerinde bir sopa olarak kullanmaktan vazgeçin. Dernek ve vakıflara ait mevzuatı derhal demokratik toplum tertibinin gerekliliklerine uygun hale getirin.