Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, 27’inci haftasına giren protestolarda 124’üncü sefer rektörlük binasına sırtlarını dönerek rektör olarak atanan Melih Bulu’yu protesto ettiler.
Gazete Duvar’da yer alan habere göre, akademisyenler nöbetin akabinde Güney Yerleşke Etiler Kapının önüne yürüdü ve 3 Temmuz Cumartesi günü özel güvenlik bakılırsavlilerinin öğrencilerini darp etmesine dair bir açıklama yaptılar. Akademisyenler açıklamanın akabinde, saat 14:00’da Çağlayan Adliyesi’nde görülecek Boun Stant davasının ikinci duruşmasına katılmak için Çağlayan Adliyesi’ne yanlışsız yola çıktı.
“ÜNİVERSİTE YERLEŞKESİ YAŞAYAN BİR MEKANDIR”
Basın açıklaması şöyle:
“Bir sorumuz var: Üniversite nedir?
Yanıtımız: Bilginin üretildiği, geliştirildiği ve eğitim aracılığıyla yayıldığı toplumsal bir merkez.
bu biçimde derslikler ile öğretim elemanlarının ofis ve laboratuvarları üniversite yerleşkesinin odağıdır diyebilir miyiz?
Diyemeyiz!
Zira üniversiteler öğretim üyelerinin bilgiyi sınıflarda tek taraflı olarak öğrencilere bellettikleri yerler değildir.
Gerçek bir üniversite tecrübesi yalnızca dersliklerde değil, yerleşkelerin sağladığı açık ve özgür bağlantı ortamlarında edinilir.
Bir üniversite yerleşkesi yaşayan bir yerdir;
“BİR ÖĞRENCİMİZ BEYİN KANAMASI KUŞKUSUYLA NEZARET ALTINA ALINDI”
Boğaziçi Üniversitesi’nin atanmış idaresi 3 Temmuz 2021 Cumartesi sabahı ani ve rastgele bir somut münasebete dayanmayan bir kararla yerleşkelere girişleri 5 Temmuz sabahına kadar yasakladı. Yani üniversiteyi asıl sahipleri olan öğrenci ve öğretim üyelerine kapattı. Boğaziçi Üniversitesi tarihinde birinci kez, yerleşkeye girmek isteyen hocalarımız bu keyfi karar münasebet gösterilerek engellendi, kapıdan içeri alınmadı. Tıpkı günün akşamında, şu anda bulunduğumuz noktada açıklama yapmaya çalışan öğrencilerimiz güvenlik nazaranvlileri tarafınca şiddete maruz bırakıldı, dövülerek yerleşke dışına atıldı. Burayı büyük emeklerle ve üstün muvaffakiyet göstererek, akılları ve çalışmalarının hakkıyla kazanan öğrencilerimiz üniversitelerinde, yani kendi konutlarında darp edildi, yerlerde sürüklendi ve tekme tokatla yerleşke dışına fırlatıldı. Şiddete maruz kalan öğrenciler hastaniçin darp raporu aldı. Bir öğrencimiz beyin kanaması kuşkusuyla nezaret altına alındı.
“ÖZGÜR VE SAĞLAM YERLEŞKE TALEBİMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ”
Bir kamu üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin çalışanı olan güvenlik bakılırsavlilerine temel sorumluluklarını bir sefer daha hatırlatıyoruz: Sizler Melih Bulu idaresinin değil, bir kamu üniversitesinin çalışanlarısınız; vazifeniz tüm yerleşke sakinlerinin kendilerini rahat ve inançta hissedecekleri özgür bir ortam yaratmaktır. Öğrencilerimize karşı şiddet uygulamaya hakkınız yok! Yetki aşımında bulunuyor, kanunsuz davranıyor ve kabahat işliyorsunuz. Size bu emredilse bile, davranışlarınızın neticelerindan bir daha siz sorumlu tutulacak, bu mevzuda cezai yaptırımlara siz maruz kalacaksınız. Çünkü Türk Ceza Hukuku kabahatin ve cezanın şahsiliği unsurunu temel alır.
Bir kere daha vurgulamak isteriz ki gerçek bir üniversitenin yerleşkesi nefes alan bir yerdir. bu biçimde bir yerleşke “güvenlikli” değil, emniyetli bir yerdir. Tıpkı 2 Ocak 2021 rektör atamasından evvel Boğaziçi yerleşkelerinin olduğu gibi… Boğaziçi hepimizin meskeni. Kimse bizi konutumuzdan koparamaz. Bu inanç ve dirençle sesleniyoruz: Güvenlikçi üniversiteyi kabul etmiyoruz, özgür ve muteber yerleşke talebimizden vazgeçmiyoruz!”
Gazete Duvar’da yer alan habere göre, akademisyenler nöbetin akabinde Güney Yerleşke Etiler Kapının önüne yürüdü ve 3 Temmuz Cumartesi günü özel güvenlik bakılırsavlilerinin öğrencilerini darp etmesine dair bir açıklama yaptılar. Akademisyenler açıklamanın akabinde, saat 14:00’da Çağlayan Adliyesi’nde görülecek Boun Stant davasının ikinci duruşmasına katılmak için Çağlayan Adliyesi’ne yanlışsız yola çıktı.
“ÜNİVERSİTE YERLEŞKESİ YAŞAYAN BİR MEKANDIR”
Basın açıklaması şöyle:
“Bir sorumuz var: Üniversite nedir?
Yanıtımız: Bilginin üretildiği, geliştirildiği ve eğitim aracılığıyla yayıldığı toplumsal bir merkez.
bu biçimde derslikler ile öğretim elemanlarının ofis ve laboratuvarları üniversite yerleşkesinin odağıdır diyebilir miyiz?
Diyemeyiz!
Zira üniversiteler öğretim üyelerinin bilgiyi sınıflarda tek taraflı olarak öğrencilere bellettikleri yerler değildir.
Gerçek bir üniversite tecrübesi yalnızca dersliklerde değil, yerleşkelerin sağladığı açık ve özgür bağlantı ortamlarında edinilir.
Bir üniversite yerleşkesi yaşayan bir yerdir;
- Hoca, öğrenci, çalışan, mezun ve öbür ziyaretçilerin karşılıklı ve ortak tecrübelerini mümkün kılar.
- Akademik, toplumsal ve kültürel alışverişlere özgürce alan açar.
- Yerleşke, içerdiği öğrenci kulüpleri, yurtları, ders dışı kültürel aktiflikleri, gündelik müsabakaları ve toplumsal bağlantısı sağlayan başka ortak yerleriyle, tüm üniversite bileşenleri için dönüştürücü bir kamusal alandır. Bu özgür alan öğrencilerin haklarına sahip çıkmak ve taleplerini lisana getirmek için topluca ses vermelerine, barışçıl protestolar düzenlemelerine de imkân tanır.
“BİR ÖĞRENCİMİZ BEYİN KANAMASI KUŞKUSUYLA NEZARET ALTINA ALINDI”
Boğaziçi Üniversitesi’nin atanmış idaresi 3 Temmuz 2021 Cumartesi sabahı ani ve rastgele bir somut münasebete dayanmayan bir kararla yerleşkelere girişleri 5 Temmuz sabahına kadar yasakladı. Yani üniversiteyi asıl sahipleri olan öğrenci ve öğretim üyelerine kapattı. Boğaziçi Üniversitesi tarihinde birinci kez, yerleşkeye girmek isteyen hocalarımız bu keyfi karar münasebet gösterilerek engellendi, kapıdan içeri alınmadı. Tıpkı günün akşamında, şu anda bulunduğumuz noktada açıklama yapmaya çalışan öğrencilerimiz güvenlik nazaranvlileri tarafınca şiddete maruz bırakıldı, dövülerek yerleşke dışına atıldı. Burayı büyük emeklerle ve üstün muvaffakiyet göstererek, akılları ve çalışmalarının hakkıyla kazanan öğrencilerimiz üniversitelerinde, yani kendi konutlarında darp edildi, yerlerde sürüklendi ve tekme tokatla yerleşke dışına fırlatıldı. Şiddete maruz kalan öğrenciler hastaniçin darp raporu aldı. Bir öğrencimiz beyin kanaması kuşkusuyla nezaret altına alındı.
“ÖZGÜR VE SAĞLAM YERLEŞKE TALEBİMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ”
Bir kamu üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin çalışanı olan güvenlik bakılırsavlilerine temel sorumluluklarını bir sefer daha hatırlatıyoruz: Sizler Melih Bulu idaresinin değil, bir kamu üniversitesinin çalışanlarısınız; vazifeniz tüm yerleşke sakinlerinin kendilerini rahat ve inançta hissedecekleri özgür bir ortam yaratmaktır. Öğrencilerimize karşı şiddet uygulamaya hakkınız yok! Yetki aşımında bulunuyor, kanunsuz davranıyor ve kabahat işliyorsunuz. Size bu emredilse bile, davranışlarınızın neticelerindan bir daha siz sorumlu tutulacak, bu mevzuda cezai yaptırımlara siz maruz kalacaksınız. Çünkü Türk Ceza Hukuku kabahatin ve cezanın şahsiliği unsurunu temel alır.
Bir kere daha vurgulamak isteriz ki gerçek bir üniversitenin yerleşkesi nefes alan bir yerdir. bu biçimde bir yerleşke “güvenlikli” değil, emniyetli bir yerdir. Tıpkı 2 Ocak 2021 rektör atamasından evvel Boğaziçi yerleşkelerinin olduğu gibi… Boğaziçi hepimizin meskeni. Kimse bizi konutumuzdan koparamaz. Bu inanç ve dirençle sesleniyoruz: Güvenlikçi üniversiteyi kabul etmiyoruz, özgür ve muteber yerleşke talebimizden vazgeçmiyoruz!”