MHP önderi Devlet Bahçeli toplumsal medya hesabından Lozan Barış Antlaşması‘nın imzalanmasının 98’inci yıl dönümü ötürüsıyla bir bildiri paylaştı.
“Bu muahedename, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr muahedenamesiyle ikmal edildiği zannedilmiş, büyük bir suikasdın inhidamını söz eder bir vesikadır. Emsali namesbuk bir siyasi zafer yapıtıdır.” Bu kelamın müellifi Aziz Atatürk’tür. Husus da Lozan’dır.
– 98 yıl evvel bugün imzaya açılan Lozan Barış Antlaşması, hala birinci günkü mana ve muhtevasını koruma eden bir onur dokümanı niteliğindedir. Sevr akbabalarının kanat çırptığı bir devirde istiklal ve istikbal iradesinin global alanda bayraklaşması Lozan’da mümkün olmuştur.
-1918’de incinen ulusal gurur, 1919’un Samsun’undan 1922’nin Lozan’ına kadar adım adım tamir ve tedavi edilmiş, 24 Temmuz 1923 tarihiyle birlikte Türkiye bağımsız, çağdaş ve ulusal bir devlet olarak memleketler arası alanda varlığını ve hükümranlık haklarını kabul ettirmiştir.
-Lozan Antlaşması temelli pahasını ve global münasebetlerdeki kılavuzluk unsurlarını imzasının üzerinden 98 yıl geçmesine karşın kuvvetli bir biçimde ihtiva etmektedir. Türk milletinin ahlak ve yürek direncini kırma, o kırıktan emperyalizmi geçirme hevesi kursaklarda kalmıştır.
Geçmişin ne kadar derinine inebiliyorsak geleceğin ufkunu, daha da ötesini o kadar bakılırsabiliriz. Lozan’da Türk asırlarının müdafaası yapılmış, Türk milletinin bekası ve varlık hakları meydanlarda akan kanlardan ilhamını alan diplomatik ustalıkla garantiye kavuşturulmuştur.
-Siyasi önyargılarla, ideolojik dogmalarla, fikri saplantılarla Lozan Antlaşması’nı kutuplaşmanın dehlizlerine savurmak insafsızlık ve tarih bilmezliktir. Zafer mi? Hezimet mi? Sorusuna yanıt aramak yerine, Lozan Antlaşması’nı tanımak, kavramak ve ruhunu özümsemek lazımdır.
-Lozan Antlaşması, Anadolu coğrafyasında o güne kadar ki 852 yıllık mevcudiyetimizin gelecek bin senelera itimatla ve bir millet halinde taşıma şuurunun dokümanlara kazınmış, masalarda karara bağlanmış irade künhüdür. Lozan, Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi ve diplomatik tacıdır.
-Tarihi gerçekleri bugünün penceresinden bakıp amaçlı ve marazi biçimde tahlil etmek yeterli niyetten yoksun bir yanılgıdır. Lozan Antlaşması’nın meşrep ve mizaca nazaran tefsiri yerine, ulusal ve tarihi duruş prizmasından okumak en gerçek, en sağlıklı, en isabetli seçenektir.
“Bu muahedename, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr muahedenamesiyle ikmal edildiği zannedilmiş, büyük bir suikasdın inhidamını söz eder bir vesikadır. Emsali namesbuk bir siyasi zafer yapıtıdır.” Bu kelamın müellifi Aziz Atatürk’tür. Husus da Lozan’dır.
– 98 yıl evvel bugün imzaya açılan Lozan Barış Antlaşması, hala birinci günkü mana ve muhtevasını koruma eden bir onur dokümanı niteliğindedir. Sevr akbabalarının kanat çırptığı bir devirde istiklal ve istikbal iradesinin global alanda bayraklaşması Lozan’da mümkün olmuştur.
-1918’de incinen ulusal gurur, 1919’un Samsun’undan 1922’nin Lozan’ına kadar adım adım tamir ve tedavi edilmiş, 24 Temmuz 1923 tarihiyle birlikte Türkiye bağımsız, çağdaş ve ulusal bir devlet olarak memleketler arası alanda varlığını ve hükümranlık haklarını kabul ettirmiştir.
-Lozan Antlaşması temelli pahasını ve global münasebetlerdeki kılavuzluk unsurlarını imzasının üzerinden 98 yıl geçmesine karşın kuvvetli bir biçimde ihtiva etmektedir. Türk milletinin ahlak ve yürek direncini kırma, o kırıktan emperyalizmi geçirme hevesi kursaklarda kalmıştır.
Geçmişin ne kadar derinine inebiliyorsak geleceğin ufkunu, daha da ötesini o kadar bakılırsabiliriz. Lozan’da Türk asırlarının müdafaası yapılmış, Türk milletinin bekası ve varlık hakları meydanlarda akan kanlardan ilhamını alan diplomatik ustalıkla garantiye kavuşturulmuştur.
-Siyasi önyargılarla, ideolojik dogmalarla, fikri saplantılarla Lozan Antlaşması’nı kutuplaşmanın dehlizlerine savurmak insafsızlık ve tarih bilmezliktir. Zafer mi? Hezimet mi? Sorusuna yanıt aramak yerine, Lozan Antlaşması’nı tanımak, kavramak ve ruhunu özümsemek lazımdır.
-Lozan Antlaşması, Anadolu coğrafyasında o güne kadar ki 852 yıllık mevcudiyetimizin gelecek bin senelera itimatla ve bir millet halinde taşıma şuurunun dokümanlara kazınmış, masalarda karara bağlanmış irade künhüdür. Lozan, Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi ve diplomatik tacıdır.
-Tarihi gerçekleri bugünün penceresinden bakıp amaçlı ve marazi biçimde tahlil etmek yeterli niyetten yoksun bir yanılgıdır. Lozan Antlaşması’nın meşrep ve mizaca nazaran tefsiri yerine, ulusal ve tarihi duruş prizmasından okumak en gerçek, en sağlıklı, en isabetli seçenektir.