Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Lideri Devlet Bahçeli, Sakarya Zaferi’nin 100’üncü yıl dönümü niçiniyle Twitter hesabından açıklamalarda bulundu. Bahçeli, Sakarya Zaferi bildirisini Taliban’ın Afganistan’daki hakimiyeti daha sonrası Afgan vatandaşların ülkeden ayrılma teşebbüslerini hatırlatarak verdi.
“BİZİM GİDECEK DİĞER YURDUMUZ YOK”
Bahçeli, şu tabirleri kullandı:
“Bugün kendi ülkelerinden kaçmak için dehşet ortasında yabancıların uçaklarına doluşan, yetmedi bu uçakların iniş gruplarına sarılan insanların dramatik ve yürek yaralayıcı tablosu karşısında Ulusal Mücadele’nin bir kere daha mütalaası, bir daha ele alınması kanaatimce mecburidir.
Kurucu kahramanlar hiç kimsenin ipiyle kuyuya inmedikleri üzere, ikram ve iltifat da beklememişlerdir. Türk milletini en güçlü devirlerde, ateşle çevrili evrelerde dirayetli biçimde tutan bu muazzam ve onurlu haslet Anadolu coğrafyasındaki mevcudiyetimizin kemer taşıdır. Bizim gidecek öbür bir yurdumuz, terk edecek bir toprağımız, sığınacak bir limanımız yoktur.”
“SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ İSTİKLALİN ZALİM İHTİRASA KARŞI DEFANSIDIR”
Bahçeli’nin açıklamasının tamamı ise şöyleki:
“Coğrafyaların çalkalandığı, dünya genelinde huzur ve güvenliğin çoraklaştığı bir periyotta Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünü hem buruk bir vicdanla tıpkı vakitte bıçkın bir ruh haliyle idrak ediyoruz. Buruğuz, zira zincirleme felaketlerin sıcak tesiriyle muhatabız. Duatepe’den sevk ve yönetim edilen, Sakarya’nın doğusunda 22 gün 22 gece devam ederek milletin makus ve menhus talihini aksine döndüren, asırlar boyunca süren ricat haline son veren bir muzafferiyetten vatan sevgisiyle mücehhez her insanımız elbette iftihar etmektedir. Aziz Atatürk tarafınca, büyük ve kanlı bir savaş manasına gelen Melhame-i Kübra tabiriyle anılan Sakarya Meydan Muharebesi imanın istilaya karşı direnişi, iradenin işgale karşı devleşmesi, iffetin ihanete karşı dersi, istiklalin zalim ihtirasa karşı defansıdır.
“TÜRK MİLLETİNİN BİRLİĞİ KAHRAMANCA SAVUNULMUŞTUR”
Sakarya’nın sırtına Türk tarihi vurulmuş, Türk milletinin varlık ve birliği kahramanca savunulmuştur. Sakarya’da, hatt-ı müdafaa yok, sath-ı müdafaa vardır; o satıh ise bütün vatandır. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmadıkça vatanın terki asla kelam konusu olmayacaktır. Türk milleti bağımsızlığının, üzerinde yaşadığı topraklarda var oluşunun bedelini fazlaca ağır biçimde ve dehşet verici koşullarda ödemiştir. hiç bir odağın, hiç bir kudret sahibinin insafına sığınmadan, onun bunun merhamet ve lütfuna sarılmadan tarihine ve istiklaline sarılmıştır.
“MİLLİ GAYRET’İN YİNE ELE ALINMASI MECBURİDİR”
Bugün kendi ülkelerinden kaçmak için dehşet ortasında yabancıların uçaklarına doluşan, yetmedi bu uçakların iniş gruplarına sarılan insanların dramatik ve yürek yaralayıcı tablosu karşısında Ulusal Mücadele’nin bir defa daha mütalaası, bir daha ele alınması kanaatimce mecburidir.
“BİZİM SIĞINACAK LİMANIMIZ YOK”
Kurucu kahramanlar hiç kimsenin ipiyle kuyuya inmedikleri üzere, ikram ve iltifat da beklememişlerdir. Türk milletini en kuvvetli periyotlarda, ateşle çevrili periyotlarda dirayetli biçimde tutan bu muazzam ve onurlu haslet Anadolu coğrafyasındaki mevcudiyetimizin kemer taşıdır. Bizim gidecek öbür bir yurdumuz, terk edecek bir toprağımız, sığınacak bir limanımız yoktur. Zalimlerden medet ummadık, zulme göz yummadık, vatanımıza sırt dönüp müstevlilerin paralı askerliğine heves edenlerden olmadık. Gerçekten Sakarya destanı bunun ispatı ve ilanıdır.
“SAKARYA ‘YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’ SESLENİŞİNİN BEYANIDIR”
tartışmasız dirençle tutunduğumuz Sakarya kıyıları Türkiye Cumhuriyeti’nin müşfik, muzaffer ve mübarek kollarının açılmasını teminle tarihin ana yatağının değişmesine yol açmıştır. Kelam konusu bu değişim esaretin bataklığını kurutmuş, yıkılmış bir imparatorluğun enkazı üzerinde ulusal bir devletin kuruluşuna önayak olmuştur. Yıkım, gözyaşı, ayrılış, kopuş, bölünüş, çöküş yaşamamak için tarihin gür sesine kulak vermeliyiz, bugünün kahredici hadiselerinden ibret alarak geleceğimiz için sonuçlar çıkarmalıyız. Sakarya ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ seslenişinin beyanıdır. Bu beyan vicdanımızda mahfuzdur.
23 Ağustos 1921’de başlayıp 13 Eylül 1921’de zaferle neticelenen Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi hürmet, takdirat ve rahmetle yad ediyorum. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Sakarya şuuru tıpkı bir kor üzere maşeri vicdanda gizli durdukça hıyanet ve hüsran kesinlikle surette ayaklar altında ezilmeye mahkum kalacaktır. Sakarya sırf bir ırmak, sadece bir kent ismi değil, Türk milletinin namus timsali, beka simgesi, bağımsızlık nişanesidir.”
“BİZİM GİDECEK DİĞER YURDUMUZ YOK”
Bahçeli, şu tabirleri kullandı:
“Bugün kendi ülkelerinden kaçmak için dehşet ortasında yabancıların uçaklarına doluşan, yetmedi bu uçakların iniş gruplarına sarılan insanların dramatik ve yürek yaralayıcı tablosu karşısında Ulusal Mücadele’nin bir kere daha mütalaası, bir daha ele alınması kanaatimce mecburidir.
Kurucu kahramanlar hiç kimsenin ipiyle kuyuya inmedikleri üzere, ikram ve iltifat da beklememişlerdir. Türk milletini en güçlü devirlerde, ateşle çevrili evrelerde dirayetli biçimde tutan bu muazzam ve onurlu haslet Anadolu coğrafyasındaki mevcudiyetimizin kemer taşıdır. Bizim gidecek öbür bir yurdumuz, terk edecek bir toprağımız, sığınacak bir limanımız yoktur.”
“SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ İSTİKLALİN ZALİM İHTİRASA KARŞI DEFANSIDIR”
Bahçeli’nin açıklamasının tamamı ise şöyleki:
“Coğrafyaların çalkalandığı, dünya genelinde huzur ve güvenliğin çoraklaştığı bir periyotta Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünü hem buruk bir vicdanla tıpkı vakitte bıçkın bir ruh haliyle idrak ediyoruz. Buruğuz, zira zincirleme felaketlerin sıcak tesiriyle muhatabız. Duatepe’den sevk ve yönetim edilen, Sakarya’nın doğusunda 22 gün 22 gece devam ederek milletin makus ve menhus talihini aksine döndüren, asırlar boyunca süren ricat haline son veren bir muzafferiyetten vatan sevgisiyle mücehhez her insanımız elbette iftihar etmektedir. Aziz Atatürk tarafınca, büyük ve kanlı bir savaş manasına gelen Melhame-i Kübra tabiriyle anılan Sakarya Meydan Muharebesi imanın istilaya karşı direnişi, iradenin işgale karşı devleşmesi, iffetin ihanete karşı dersi, istiklalin zalim ihtirasa karşı defansıdır.
“TÜRK MİLLETİNİN BİRLİĞİ KAHRAMANCA SAVUNULMUŞTUR”
Sakarya’nın sırtına Türk tarihi vurulmuş, Türk milletinin varlık ve birliği kahramanca savunulmuştur. Sakarya’da, hatt-ı müdafaa yok, sath-ı müdafaa vardır; o satıh ise bütün vatandır. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmadıkça vatanın terki asla kelam konusu olmayacaktır. Türk milleti bağımsızlığının, üzerinde yaşadığı topraklarda var oluşunun bedelini fazlaca ağır biçimde ve dehşet verici koşullarda ödemiştir. hiç bir odağın, hiç bir kudret sahibinin insafına sığınmadan, onun bunun merhamet ve lütfuna sarılmadan tarihine ve istiklaline sarılmıştır.
“MİLLİ GAYRET’İN YİNE ELE ALINMASI MECBURİDİR”
Bugün kendi ülkelerinden kaçmak için dehşet ortasında yabancıların uçaklarına doluşan, yetmedi bu uçakların iniş gruplarına sarılan insanların dramatik ve yürek yaralayıcı tablosu karşısında Ulusal Mücadele’nin bir defa daha mütalaası, bir daha ele alınması kanaatimce mecburidir.
“BİZİM SIĞINACAK LİMANIMIZ YOK”
Kurucu kahramanlar hiç kimsenin ipiyle kuyuya inmedikleri üzere, ikram ve iltifat da beklememişlerdir. Türk milletini en kuvvetli periyotlarda, ateşle çevrili periyotlarda dirayetli biçimde tutan bu muazzam ve onurlu haslet Anadolu coğrafyasındaki mevcudiyetimizin kemer taşıdır. Bizim gidecek öbür bir yurdumuz, terk edecek bir toprağımız, sığınacak bir limanımız yoktur. Zalimlerden medet ummadık, zulme göz yummadık, vatanımıza sırt dönüp müstevlilerin paralı askerliğine heves edenlerden olmadık. Gerçekten Sakarya destanı bunun ispatı ve ilanıdır.
“SAKARYA ‘YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’ SESLENİŞİNİN BEYANIDIR”
tartışmasız dirençle tutunduğumuz Sakarya kıyıları Türkiye Cumhuriyeti’nin müşfik, muzaffer ve mübarek kollarının açılmasını teminle tarihin ana yatağının değişmesine yol açmıştır. Kelam konusu bu değişim esaretin bataklığını kurutmuş, yıkılmış bir imparatorluğun enkazı üzerinde ulusal bir devletin kuruluşuna önayak olmuştur. Yıkım, gözyaşı, ayrılış, kopuş, bölünüş, çöküş yaşamamak için tarihin gür sesine kulak vermeliyiz, bugünün kahredici hadiselerinden ibret alarak geleceğimiz için sonuçlar çıkarmalıyız. Sakarya ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ seslenişinin beyanıdır. Bu beyan vicdanımızda mahfuzdur.
23 Ağustos 1921’de başlayıp 13 Eylül 1921’de zaferle neticelenen Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi hürmet, takdirat ve rahmetle yad ediyorum. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Sakarya şuuru tıpkı bir kor üzere maşeri vicdanda gizli durdukça hıyanet ve hüsran kesinlikle surette ayaklar altında ezilmeye mahkum kalacaktır. Sakarya sırf bir ırmak, sadece bir kent ismi değil, Türk milletinin namus timsali, beka simgesi, bağımsızlık nişanesidir.”