DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Flu TV YouTube kanalında “Olmaz O denli Saçma Ekonomi” programının konuğu oldu. Soruları İlker Canikligil ve Mustafa Seven’in yanı sıra Z neslinden His Uysal, Gülsema Tuğay, Hava Ulaş, Kemal Durmuş ve Mert Can Demirtaş sordu; Ali Babacan yanıtladı.
Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyleki:
‘TÜRKİYE’DE ANİ ÇÖKÜŞ OLURSA, TESİRLERİ AVRUPA’DA KRİZİ TETİKLEYEBİLİR’
“Türkiye şu anda finansal sistem açısından kritik ülkelerden birisi. Dünyada bu biçimde yaklaşık 24 ülke var. Türkiye’de ani çöküş olursa, bunun Avrupa’daki finansal sisteme derin tesirleri olur ve bir krizi tetikleyebilir. Son senelerda Avrupa’daki siyasetçilerin Türkiye’ye yaklaşımı fazlaca daha ölçülü. Hükûmeti fazlaca sevdikleri için değil, ‘Bunlar kendilerini batırırsa bize de ziyanı olacak’ diyorlar. 20 dairelik bir apartmanda yaşıyorsun, komşunun birisi durmadan bomba üretiyor, deneyler yapıyor. ‘Kardeşim, yalnızca senin dairen ziyan görmeyecek. Bütün apartmanı çökerteceksin’. Onun için ortada bir gidip, ‘Ne yapıyorsun? Ne ediyorsun? İstersen şuna fazla dokunma, şununla fazla oynama. Şu bidona hiç dokunma, ben onu elinden alayım’ falan… Avrupa, Türkiye’ye bu biçimde yaklaşıyor.”
‘TOGG BİR PROPAGANDA PROJESİ’
Babacan, TOGG marka araba üretimini şu sözlerle kıymetlendirdi:
“İç dizaynını diğer, dış dizaynını öbür, pil teknolojisini diğer, motor teknolojisini öteki ülkede yaptırıyorsanız bu biçimde ulusal ve yerli araba olmuyor. ‘Yerli markamız olsun, dağıtım ağını biz yönetelim’ diyebilirsiniz. Bir ülke, hangi teknolojide ucuzsa o kesimini alalım lakin şu modülünü kendimiz üretelim’ derseniz olur. Şu andaki proje bir propaganda projesi. Özel kesim zaten yapmadı. Hükûmet gitti, dört beş şahsa biraz da zorla ‘Yapın bu işi, üzerine şu kadar para vereyim’ dedi.”
‘YEM, BİR-İKİ AYLIK OYALAMAYDI’
“Yeni Ekonomik Model (YEM) diye bir şey kalmadı. O, bir-iki aylık oyalamaydı. Çin modeli dediler. Kuru denetim edemeyince ‘Rekabetçi kur olmalı, daha fazlaca ihracat yapmalıyız’ dediler, kurun yüksek olmasını savundular. Kur 18’i bulunca da Merkez Bankası’nın art kapısından cayır cayır döviz sattılar. Kur fikir de davul, zurna, halaylar… ‘Erdoğan konuştu, kur düştü’ falan. Hangisi? İki ay evvel dediğiniz YEM mi, yoksa siz kurun düşmesini mi istiyordunuz? Tutarlılık aramayın. Şu anda bir ekonomik model yok. Millet de yemedi.”
‘O GÜN DÜNYADA PARA AZ VE KIYMETLİYDİ, BUGÜN BOL VE UCUZ’
Babacan, iktisat idaresinin başında olduğu devirde dünyada para bolluğu yaşandığına yönelik argümanları şu sözlerle yanıtladı:
“Rakamlar ortada. İktisat Bakanı olarak nazaranve başladığım gün, Avrupa Merkez Bankasının toplam bilanço büyüklüğü 700 milyar euro. Şu anda 8 buçuk trilyon euro. Amerikan Merkez Bankasının bilanço büyüklüğü 700 milyar dolar. Şu anda 8 buçuk trilyon dolar. Bugün, o güne göre tam 12 misli. O gün Amerikan Merkez Bankasının faizi yüzde 4, bugün yüzde sıfır. ötürüsıyla o gün dünyada para fazlaca az ve hayli kıymetli. halbuki bugün dünyada para hayli bol ve hayli ucuz. Ancak bu biçimde hurafeler var. Geçmişe gerçek baktığımız vakit, 20 sene öncesi olunca beşerler uydurulmuş bir gerçeklikle de yola çıkabiliyorlar. Bir şeyler de söylüyorlar hiç kıymetli değil. O günkü güç koşullarda biz bunu başardık.”
‘EKONOMİK BAŞARIMIZIN EN KIYMETLİ SEBEBİ KAMU BORCUNU DÜŞÜRMEMİZDİ’
“‘Türkiye aslında o parlak devrinde de borçla büyüdü’ diyorlar. Türkiye iktisadı o devirde epey süratli büyüdü, borç da arttı ancak iktisat borçtan daha fazlaca büyüdü. O nasıl ölçülür? Bir ülkenin kamu borcunun ulusal gelire oranına bakarsınız. Biz devraldığımızda bu oran yüzde 74’tü. Ekonomik büyüklüğümüzün yüzde 74’ü kadar kamu borcu vardı. Ben bırakırken bu yüzde 27’ye inmişti. Şu anda yüzde 40’ın üzerinde. aslına bakarsanız bizim ekonomik başarımızın en kıymetli niçini kamu borcunu önemli oranda aşağıya düşürebilmemiz. Onu yapmasaydık Türkiye stabilize olmazdı.”
Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyleki:
‘TÜRKİYE’DE ANİ ÇÖKÜŞ OLURSA, TESİRLERİ AVRUPA’DA KRİZİ TETİKLEYEBİLİR’
“Türkiye şu anda finansal sistem açısından kritik ülkelerden birisi. Dünyada bu biçimde yaklaşık 24 ülke var. Türkiye’de ani çöküş olursa, bunun Avrupa’daki finansal sisteme derin tesirleri olur ve bir krizi tetikleyebilir. Son senelerda Avrupa’daki siyasetçilerin Türkiye’ye yaklaşımı fazlaca daha ölçülü. Hükûmeti fazlaca sevdikleri için değil, ‘Bunlar kendilerini batırırsa bize de ziyanı olacak’ diyorlar. 20 dairelik bir apartmanda yaşıyorsun, komşunun birisi durmadan bomba üretiyor, deneyler yapıyor. ‘Kardeşim, yalnızca senin dairen ziyan görmeyecek. Bütün apartmanı çökerteceksin’. Onun için ortada bir gidip, ‘Ne yapıyorsun? Ne ediyorsun? İstersen şuna fazla dokunma, şununla fazla oynama. Şu bidona hiç dokunma, ben onu elinden alayım’ falan… Avrupa, Türkiye’ye bu biçimde yaklaşıyor.”
‘TOGG BİR PROPAGANDA PROJESİ’
Babacan, TOGG marka araba üretimini şu sözlerle kıymetlendirdi:
“İç dizaynını diğer, dış dizaynını öbür, pil teknolojisini diğer, motor teknolojisini öteki ülkede yaptırıyorsanız bu biçimde ulusal ve yerli araba olmuyor. ‘Yerli markamız olsun, dağıtım ağını biz yönetelim’ diyebilirsiniz. Bir ülke, hangi teknolojide ucuzsa o kesimini alalım lakin şu modülünü kendimiz üretelim’ derseniz olur. Şu andaki proje bir propaganda projesi. Özel kesim zaten yapmadı. Hükûmet gitti, dört beş şahsa biraz da zorla ‘Yapın bu işi, üzerine şu kadar para vereyim’ dedi.”
‘YEM, BİR-İKİ AYLIK OYALAMAYDI’
“Yeni Ekonomik Model (YEM) diye bir şey kalmadı. O, bir-iki aylık oyalamaydı. Çin modeli dediler. Kuru denetim edemeyince ‘Rekabetçi kur olmalı, daha fazlaca ihracat yapmalıyız’ dediler, kurun yüksek olmasını savundular. Kur 18’i bulunca da Merkez Bankası’nın art kapısından cayır cayır döviz sattılar. Kur fikir de davul, zurna, halaylar… ‘Erdoğan konuştu, kur düştü’ falan. Hangisi? İki ay evvel dediğiniz YEM mi, yoksa siz kurun düşmesini mi istiyordunuz? Tutarlılık aramayın. Şu anda bir ekonomik model yok. Millet de yemedi.”
‘O GÜN DÜNYADA PARA AZ VE KIYMETLİYDİ, BUGÜN BOL VE UCUZ’
Babacan, iktisat idaresinin başında olduğu devirde dünyada para bolluğu yaşandığına yönelik argümanları şu sözlerle yanıtladı:
“Rakamlar ortada. İktisat Bakanı olarak nazaranve başladığım gün, Avrupa Merkez Bankasının toplam bilanço büyüklüğü 700 milyar euro. Şu anda 8 buçuk trilyon euro. Amerikan Merkez Bankasının bilanço büyüklüğü 700 milyar dolar. Şu anda 8 buçuk trilyon dolar. Bugün, o güne göre tam 12 misli. O gün Amerikan Merkez Bankasının faizi yüzde 4, bugün yüzde sıfır. ötürüsıyla o gün dünyada para fazlaca az ve hayli kıymetli. halbuki bugün dünyada para hayli bol ve hayli ucuz. Ancak bu biçimde hurafeler var. Geçmişe gerçek baktığımız vakit, 20 sene öncesi olunca beşerler uydurulmuş bir gerçeklikle de yola çıkabiliyorlar. Bir şeyler de söylüyorlar hiç kıymetli değil. O günkü güç koşullarda biz bunu başardık.”
‘EKONOMİK BAŞARIMIZIN EN KIYMETLİ SEBEBİ KAMU BORCUNU DÜŞÜRMEMİZDİ’
“‘Türkiye aslında o parlak devrinde de borçla büyüdü’ diyorlar. Türkiye iktisadı o devirde epey süratli büyüdü, borç da arttı ancak iktisat borçtan daha fazlaca büyüdü. O nasıl ölçülür? Bir ülkenin kamu borcunun ulusal gelire oranına bakarsınız. Biz devraldığımızda bu oran yüzde 74’tü. Ekonomik büyüklüğümüzün yüzde 74’ü kadar kamu borcu vardı. Ben bırakırken bu yüzde 27’ye inmişti. Şu anda yüzde 40’ın üzerinde. aslına bakarsanız bizim ekonomik başarımızın en kıymetli niçini kamu borcunu önemli oranda aşağıya düşürebilmemiz. Onu yapmasaydık Türkiye stabilize olmazdı.”