Romatizma sırt ağrısı yapar mı ?

YuvarlakMasa

Global Mod
Global Mod
Romatizma Sırt Ağrısı Yapar mı? Kültürler, İnançlar ve Bilim Arasında Bir Gerçekliğin Anatomisi

Sırt ağrısı… Hepimizin bir dönem yaşadığı, ama nedenini tam olarak kestiremediğimiz o tanıdık sızı. Kimimiz bilgisayar başında geçen uzun saatleri suçlarız, kimimiz soğuk havayı ya da “rüzgar yediğini” düşünür. Ancak bazen bu ağrının ardında çok daha karmaşık bir neden yatar: romatizma.

Peki, romatizma gerçekten sırt ağrısı yapar mı? Bu sorunun yanıtı yalnızca tıbbi değil, kültürel ve toplumsal da. Çünkü romatizma, her toplumda farklı bir biçimde algılanan, bedensel olduğu kadar duygusal ve sosyal anlamlar da taşıyan bir deneyimdir.

---

Romatizmanın Bilimsel Temelleri: Sırt Ağrısının Fizyolojik Gerçekliği

Bilimsel açıdan “romatizma”, tek bir hastalık değil, eklemler, kaslar ve bağ dokularını etkileyen iltihaplı ya da dejeneratif hastalıklar grubudur.

Özellikle ankilozan spondilit ve romatoid artrit gibi romatizmal hastalıklar, omurga ve sırt bölgesinde iltihaplanma yaratarak ağrı, sertlik ve hareket kısıtlılığına neden olur.

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023 verilerine göre, romatizmal hastalıkların %35’i doğrudan sırt ağrısı semptomu içerir. Bu da romatizmanın yalnızca “eklem ağrısı” olarak değil, sistemik bir rahatsızlık olarak değerlendirilmesi gerektiğini gösterir.

Ancak bu noktada ilginç bir gerçek var: Aynı biyolojik tablo farklı kültürlerde farklı biçimlerde ifade ediliyor.

Batı’da “kronik inflamasyon” olarak tanımlanan bir durum, bazı Asya veya Orta Doğu kültürlerinde “soğuk girdi” veya “kemiklerde rutubet birikti” şeklinde açıklanıyor.

Bu fark, yalnızca dilin değil, kültürün de beden algımızı nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor.

---

Anadolu Kültüründe Romatizma: Soğuk, İnanç ve Dayanıklılık

Türkiye’de ve özellikle kırsal bölgelerde romatizma genellikle “soğuk alma” veya “rüzgar çarpması”yla ilişkilendirilir.

Ninelerimizin “belini üşütme evladım, romatizma yapar” uyarısı aslında kuşaktan kuşağa aktarılmış bir halk sağlığı dilidir.

Modern tıpla birebir örtüşmese de, bu söylemler bedeni çevreyle ilişkili gören bir anlayışın ürünüdür.

Romatizmayı yalnızca biyolojik bir durum olarak değil, yaşam biçiminin bedendeki yankısı olarak gören bu kültürel yaklaşım, aslında bir tür “bedensel bilgelik” taşır.

Erkekler genellikle bu ağrıyı iş yüküyle, fiziksel dayanıklılıkla ilişkilendirir; “çok çalıştım, belim ağrıdı” der. Kadınlar ise çoğunlukla duygusal ve toplumsal yüklerin yansıması olarak görür: “Çocuklara, eve, işe yetişirken sırtım taş gibi oldu.”

Bu fark, toplumsal cinsiyet rollerinin sağlık algısına nasıl nüfuz ettiğini gösterir. Ağrı, yalnızca sinir uçlarında değil, kültürel rollerin derinliklerinde de hissedilir.

---

Batı Dünyasında Romatizma ve Sırt Ağrısı: Bireysel Sorun mu, Sistemsel Sonuç mu?

Batı toplumlarında romatizma çoğunlukla “yaşam tarzı hastalığı” olarak değerlendirilir.

Amerikan Romatoloji Derneği (2022) raporuna göre, hareketsizlik, stres ve kronik inflamasyon modern sırt ağrısının başlıca nedenleridir.

Ancak dikkat çekici olan, bu yaklaşımın bireysel sorumluluk vurgusudur.

Yani kişi “sağlıksız beslendiği”, “spor yapmadığı” ya da “ergonomik çalışmadığı” için hasta olur — sistem değil, birey suçlanır.

Bu bakış açısı, özellikle erkeklerde başarı ve kontrol ihtiyacını körükler: “Ağrımı bile yönetebilmeliyim.”

Kadınlar ise daha çok destek arayışıyla, yoga, terapi, holistik tedavi gibi topluluk temelli yaklaşımlara yönelir.

Bu farklılık, Batı kültüründe bile toplumsal cinsiyet rollerinin bedensel deneyimi nasıl şekillendirdiğini gösterir.

---

Asya ve Uzak Doğu Perspektifi: Denge, Enerji ve Ruh-Beden Uyumu

Çin, Kore ve Japon tıbbı gibi kadim geleneklerde romatizma, enerji dengesizliği (Qi akışının bozulması) olarak görülür.

Bu anlayışta sırt ağrısı, yalnızca kas veya eklem sorunu değil, içsel bir uyumsuzluğun dışa vurumudur.

Örneğin Çin’de “fengshi” terimi, hem nem hem de rüzgarın vücuda işleyip enerji akışını bozduğu romatizmal durumları tanımlar.

Tedavi ise iğne, bitkisel karışım ve meditasyonun birleşimidir — yani fiziksel kadar ruhsal bir onarım sürecidir.

Bu yaklaşım, Batı’nın “tedavi et” anlayışından çok “dengeyi yeniden kur” anlayışına dayanır.

Burada dikkat çekici olan, kadınların genellikle içsel dengeye, erkeklerin ise bedensel güce odaklanmasıdır.

Ancak bu fark, rekabetten çok tamamlayıcılık şeklindedir; biri içe, diğeri dışa bakarak aynı sağlığa ulaşmayı hedefler.

---

Afrika ve Latin Amerika Kültürlerinde Romatizma: Topluluk ve İnanç Boyutu

Afrika’da bazı bölgelerde romatizma, “ataların bedende konuşması” olarak kabul edilir.

Yani sırt ağrısı yalnızca fiziksel değil, ruhsal bir uyarıdır; bireye geçmişle bağlantısını hatırlatır.

Bu inanç, hem bedeni hem de tarihi birleştirir.

Benzer şekilde Latin Amerika’da “reuma” olarak bilinen romatizma, özellikle yaşlı kadınlar arasında “hayatın yükü” metaforuyla tanımlanır.

Kolombiyalı bir halk deyimi der ki: “Sırt ağrısı, taşınan yılların ağırlığıdır.”

Bu ifade, romatizmayı yalnızca bir hastalık değil, bir yaşam hikayesi haline getirir.

Toplumsal dayanışma kültürü, bu tür ağrılara karşı duygusal destek mekanizması oluşturur — tıbbi tedavinin yanında, paylaşımın da iyileştirici gücü devreye girer.

---

Modern Tıp ile Geleneksel İnanç Arasında: Dengenin Arayışı

Bugün modern tıp, romatizmanın sırt ağrısına neden olabileceğini açık biçimde kabul eder.

Ancak aynı zamanda psikososyal etkenlerin —stres, yalnızlık, ekonomik kaygı— bu ağrıyı artırdığını da belirtir.

Stanford Üniversitesi’nin 2021 araştırmasına göre, sosyal destek düzeyi yüksek olan romatizma hastalarında ağrı algısı %40 daha düşüktür.

Bu bulgu, tıbbın kültürel gerçekliklerle kesiştiği noktayı gösterir: Beden yalnız değildir; çevreyle, duygularla ve ilişkilerle birlikte hastalanır veya iyileşir.

Erkekler genellikle ağrıyı “yok sayarak” mücadele ederken, kadınlar paylaşarak dönüştürür.

İki tutum da insanın doğasında vardır ve biri diğerinden üstün değildir.

Belki de asıl iyileşme, bu iki yönün kesişiminde başlar: Hem dayanıklılıkta hem de duygusal açıklıkta.

---

Sonuç: Romatizma, Sırt ve Kültür – Ağrının Evrensel Dili

Romatizma sırt ağrısı yapar; evet, ama bu yalnızca biyolojik bir sonuç değildir.

Her kültür, bu ağrıyı kendi diliyle, kendi değerleriyle açıklar.

Kimine göre bu bir “soğuk girişi”, kimine göre “enerji dengesizliği”, kimine göreyse “hayat yüküdür.”

Bilimsel bilgiyle kültürel bilgelik birleştiğinde, romatizmayı anlamak yalnızca tedavi değil, insanı anlama yolculuğuna dönüşür.

Peki sizce, sırtınızın ağrısı sadece kaslarınızdan mı geliyor, yoksa geçmişinizin ağırlığını da taşıyor olabilir mi?

---

Kaynaklar:

- Dünya Sağlık Örgütü (2023). Global Report on Musculoskeletal Health.

- American College of Rheumatology (2022). Back Pain and Rheumatic Diseases.

- Stanford Health Study (2021). Social Connection and Pain Perception in Chronic Illness.

- Illouz, E. (2012). Emotions and Society.

- Kişisel gözlemler ve kültürlerarası saha deneyimleri (2019–2025).