Kısmet gökten zembille inmez ne anlama gelir ?

YuvarlakMasa

Global Mod
Global Mod
Kısmet Gökten Zembille İnmez: Bir Hikâyeyle Gelen Gerçek

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle kalbimin tam ortasına dokunan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki birçoğunuz benim gibi “kısmet” kelimesine hem inanan hem de bazen ondan şikâyet edenlerdensinizdir. Hepimiz bir noktada “olması gereken olur” deriz ama içten içe bekleriz ki hayat bizi bulsun, doğru insan kapımızı çalsın, kader bir mucizeyle önümüze gelsin. Oysa “kısmet gökten zembille inmez” dedikleri boşuna değilmiş. Bu sözü bana en derinden öğreten hikâyeyi anlatayım…

---

Bir Kafenin Köşesinde Başlayan Sessizlik

O gün yağmur çiseliyordu. Leyla, elinde kahvesiyle, köşe masalardan birine oturmuştu. Gözlerinde yorgun bir bekleyiş vardı. “Bir gün biri beni anlayacak,” diye düşündü. “Beni yarım değil, tam görecek…”

O sırada içeri giren Murat, iş toplantısından çıkmış, başı dolu, zihni planlarla çevrili bir adamdı. Her şeyi çözmek, her şeyin bir yolunu bulmak onun doğasında vardı. Ama hayatın duygusal kısmında çoğu zaman kaybolurdu.

Leyla’nın masasına yanlışlıkla oturduğunda, ikisi de gülümseyerek özür diledi. Murat hemen çözüm odaklı refleksiyle, “İstersen masayı paylaşabiliriz, burası kalabalık,” dedi.

Leyla ise içten bir tebessümle, “Belki de kader bizi bu masada buluşturmak istemiştir,” diye karşılık verdi.

O an Murat’ın yüzünde garip bir ifade belirdi. Kader kelimesi, onun için soyut ve ölçülemezdi. Oysa Leyla için kader, kalbin nabzı gibiydi; görünmez ama hep oradaydı.

---

Kısmetin Gölgesinde Farklı Dünyalar

Leyla duygularını derin yaşayan, empatik bir kadındı. İnsanların gözünden geçen acıyı hemen hisseder, onların ne düşündüğünü söylemeden anlayabilirdi.

Murat ise stratejik düşünür, her şeyin planla çözüleceğine inanırdı. “Kısmet” kelimesini bile bir proje hedefi gibi ele alırdı: “Doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişi.”

Bu iki zıt yaklaşım, aralarındaki bağı ilginç bir şekilde güçlendirdi.

Leyla, Murat’ın düzenini; Murat, Leyla’nın sezgisini hayranlıkla izliyordu. Ama ikisi de aynı yanılgıya düşmüştü:

Bir şeyleri hissetmek yetmezdi, harekete geçmek gerekiyordu.

Bir gün Leyla, Murat’a sordu:

— “Sence insanlar kaderini değiştirebilir mi?”

Murat hiç düşünmeden cevapladı:

— “Kader bir harita gibidir. Yollar belli ama direksiyonu sen tutarsın.”

Leyla gülümsedi. “O zaman,” dedi, “seninle aynı yolda olmak benim elimde.”

---

Kısmetin Zembili

Aylar geçti. Aralarındaki bağ derinleşti ama aynı zamanda bir sınava dönüştü.

Murat bir gün, işi nedeniyle başka bir şehre taşınmak zorunda kaldı. “Kısmette varsa yine yollarımız kesişir,” dedi soğukkanlı bir tonla.

Leyla, sessizce başını salladı ama içinde bir sızı vardı. Onun için kısmet, beklemek değil, emek vermekti.

Bir süre mesajlaşmalar, aramalar sürdü ama zamanla azaldı.

Leyla içten içe umudunu korusa da, bir sabah aynaya baktığında kendine itiraf etti:

“Ben sadece bekledim. Oysa kısmet beklenmez, kısmet bulunur.”

O gün işini değiştirdi, yeni bir şehre taşındı, yeni insanlarla tanıştı. Artık hayatını kaderin değil, kendi adımlarının şekillendirmesine izin veriyordu.

Bir yıl sonra, tesadüfen, bir kitap fuarında Murat’la yeniden karşılaştı.

Murat’ın yüzünde şaşkın ama olgun bir ifade vardı.

— “Demek hâlâ hikâyemiz bitmemiş,” dedi.

Leyla sakin bir sesle, “Belki de yeni başlıyordur, çünkü artık ben sadece beklemiyorum,” diye yanıtladı.

---

Kısmetin Gerçek Yüzü

O gün anladılar ki, “kısmet gökten zembille inmez.”

Ne Leyla’nın duaları, ne Murat’ın planları tek başına yeterliydi.

Gerçek kısmet, insanın kendi içinde büyüttüğü cesaretti.

Kısmet, bazen yanlış masaya otururken başlar, bazen bir ayrılıkla olgunlaşır. Ama her zaman bir şey ister: emek.

Leyla, hikâyelerini bir deftere yazarken şu cümleyle bitirdi:

“Tanrı bize yollar gösterir ama yürümek bizim işimizdir.”

Ve belki de bu yüzden, o günden sonra ne Leyla kaderden mucize bekledi, ne Murat planlarına fazla güvendi.

İkisi de öğrendi:

Kısmet, birini bulmak değil; doğru zamanda doğru insan olabilmektir.

---

Forumdaşlara Son Söz

Belki siz de şu anda bekliyorsunuzdur. Bir mesaj, bir iş teklifi, bir “tesadüf.” Ama unutmayın, hiçbir şey durduğu yerde filizlenmez.

Kısmet, sizin cesaretinizin üzerine inşa edilir.

Belki bugün attığınız küçük bir adım, yarın sizi kaderinizin tam kalbine götürecek.

Siz hiç “kısmetim ayağıma gelsin” dedikten sonra, aslında onun çoktan yanınızdan geçtiğini fark ettiniz mi?

Yorumlarda sizden dinlemek isterim.

Belki birinizin hikâyesi, bir diğerimizin beklediği cesarettir…

---

“Kısmet gökten zembille inmez, ama yüreğiyle arayanı mutlaka bulur.”