Arabayı kim sürdü? Belirli koşullar altında, yetkililer araç sahibini bir seyir defteri tutması için zorunlu tutabilir.
Bir trafik ihlalinden sonra sürücünün kimliği net değilse, araç sahibi yanında bir seyir defteri bulundurmak zorunda kalabilir. Augsburg’un bir kararının gösterdiği gibi, diğer şeylerin yanı sıra kişisel bir yaralanma olması bile gerekmiyor.
Sahiplerin de işbirliği yapma görevi vardır. Bu nedenle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesinde ceza makamını desteklemelisiniz. Yetkilileri açıklamalarıyla yanıltırlarsa bunu ihlal ederler.
Bu, Alman Avukatlar Derneği’nin (DAV) Trafik Hukuku Çalışma Grubu’nun bilgi sağladığı, Mainz İdare Mahkemesi’nin verdiği bir kararla örneklenmiştir.
Uygulamadan örnek
Bir araba, yerleşim alanlarının dışında 28 km/s’den fazla hızla parlatıldı. Sürücüyü belirlemek için yetkililer sürücüye haber verdi. Kendisinin sürdüğünü iddia etti.
Ancak hız kamerası fotoğrafındaki kişi ile sahibinin kimlik fotoğrafı arasındaki güçlü farklar şunu netleştirdi: Bu sürücü olamazdı. Daha sonra bir seyir defteri tutması istendi. Öte yandan adam mahkemeye gitti.
Başarısız. Mahkeme, bir kayıt defteri tutma zorunluluğunu haklı bulmuştur. Baskı, daha ağır trafik dalgalanmaları söz konusu olduğunda gündeme gelir. Örneğin, mahkemeye göre puanla cezalandırılanlar – ancak DAV’a göre bu da zorunlu değil.
Araç sahibinin yükümlülüğü
“Yeterli soruşturmaya rağmen” sürücünün kimliğinin tespit edilememesi gereklidir. Mal sahibi, yetkililerle işbirliği yapmak için daha önce bahsedilen yükümlülüğüne sahiptir.
Mal sahibinin – bu davada olduğu gibi – yanıltıcı bilgiler vererek gerçekleri örtmeye ve failin kimliğinin tespit edilmesini engellemeye çalışması ihlal olarak kabul edilir.
DAV, noktaları girerken sürücü günlüğünün otomatik olarak sıralanamayacağını ekliyor. Bahsedilen kriterlerin karşılanıp karşılanmadığını belirlemek için her zaman vaka bazında bir analiz yapılmalıdır. Ve yorumlama için yer var.